30 Ocak 2009 Cuma

Napoli kalecisiz kaldı

Tecrübeli eldiven Iezzo'nun ardından Cavese ile oynanan hazırlık maçında da 2.kaleci Arjantinli Nicolas Navarro sakatlanmış ve Napoli 3.kaleci Gianello'ya muhtaç olmuştu.

2-1 kaybedilen Chievo ve 3-0 kaybedilen Roma maçında kaleyi "başarı" ile koruyan İtalyan arkadaş da Fiorentina maçının 28.dakikasında sakatlanınca Napoli kalesi 17 yaşındaki tecrübesiz Luigi Sepe'ye kaldı.Fiorentina maçında yediği 2 golle Serie A için çok tecrübesiz ve yetersiz olduğunu gördük genç kalecinin.Fakat ne Iezzo ne Navarro ne de Gianello (Ninja Turtles gibi oldu) henüz hazır değil ve yarın oynanacak Udinese maçında kalede yine 17 yaşındaki Sepe olacak.

Yaşadığı bu kaleci sıkıntısı ile Napoli üst üste 4.mağlubiyetini almaya çok yakın.Sezona fırtına gibi girip sonradan hayal kırıklığı yaratanlar listesine Lazio'dan sonra bu haliyle Napoli'yi de ekliyoruz.

Kalac mı? Aman tanrım!

Lazio Milan'ın 36 yaşındaki Avusturalyalı kalecisi Kalac'ı transfer dönemi bitmeden kadrosuna katmak istiyor.Başkan Lotito Milan Asbaşkanı Galiani ile görüşüp büyük ölçüde anlaştı.4-1 biten Cagliari maçının faturasının da böylece kime kesildiği belli oldu.Bence çok büyük bir yanlış yapılıyor.Savunma kurgusunda düzenlemeler yapılması gerekirken kaleye alternatif aramak büyük saçmalık.

Ayrıca varsayalım ki sorunlu bölge kale.Bu durumda kaleye Kalac gibi istikrarsız,beceriksiz ve sakatlıktan henüz kurtulmuş bir kaleciyi düşünmek akıl karı mı? Carrizo'nun transferi için 1 yıl uğraşıldı,sadece 21 hafta mı tahammül edilebildi? Kalac Lazio'da ancak Muslera'ya abilik yapar,12 numara bile olamaz.Olmamalı.

Che Portiere! - Abbiati

Milan'ın hediyelik kalecisi Abbiati bu sezon başında Dida'nın sakatlanması ve Kalac'ın kötü formu ile kaleye geçmişti.Atletico'da geçirdiği başarısız bir sezonun ardından Milan kalesini koruyacak olması herkesin ona şüphe ile bakmasına sebep olmuştu.Ama onun varlığında Milan üst üste 8 maç kazandı.87. dakikada yenen golle 1-1 biten Genoa maçından sonra adeta çıldırdı ve beraberliğe dahi tahammülü olmadığını söyledi.Milan şampiyonluk yarışının kıyısından köşesinden de olsa ortağı ise bunda Abbiati'nin payı yadsınamaz.


Barça'nın en zayıf halkası

Bu gece bir daha gördük ki dünyada savaşlar biter,herkes kardeş olur,ekonomik krizler atlatılır vs. ama bu Barcelona'nın kaleci sorunu düzelmez arkadaş.Özenle mi seçiliyor,gelenek haline mi getirildi anlamadım.Busquest,Baia,Hesp,Dutruel,Enke,Bonano,Rüştü...Benim gördüklerim bunlar.Kaleci transferinde sıfır isabet.Bu saydıklarım 1 numaralardı.12 numaralarda da durum farksızmış meğer.Jorquera sakatlanınca Celta'dan kiralanan artist Pinto'da yumurtlayan Barça kalecileri arasına adını yazdırdı bu gece.

Valdes de bu takıma yakışmıyor evet,ama şu yukarıdaki isimlerin hepsinden daha başarılı oldu şimdiden.Ve Valdes'i bu arkadaşlardan ayıran en büyük özelliği çocuk yaşta Barça alt yapısından yetişmiş oluşu.Hep yamalanmaya çalışılan mevkiye klübün kendi içinden kalıcı çözüm bulunmuş olması çok önemli.

Ayrıca yine Barça alt yapısında oynayan Olazabal Paredes adında çok yetenekli bir kaleci daha var.Son 15 yılda kaleci transferinde 7de 0 yapmış olan Barça bence alt yapıdan kaleci çıkartmaya oynatmaya devam etmeli.Valdes'in arkasına sağdan soldan kiralama kaleciler değil yine klübün kendi bünyesinden genç kaleciler monte edilmeli.

Bu yazıyı yazmama sebep olan yazıyı yazan Tardini Büfe yazarı abimize de teşekkür ederim ayırca."Ben nası kaçırdım lan bunu" etkisi yaptı yazdığı Pinto yazısı bende.

29 Ocak 2009 Perşembe

Transfer Haberleri 4


Bu bloga yazdığım ilk futbol yazısının konusu olan Azeri kaleci Kamran Agaev FC Köln tarafından izleniyormuş.Azerbaycan milli takımını çalıştıran Berti Vogts tarafından Christoph Daum'a önerilmiş.

Palermo ve İtalya milli takımı kalecisi Amelia ile Manchester City ilgileniyormuş.Manchester City kalesi için Shay Given ve Tottenham'a giden Cudicini söylentileri vardı.

Bonservisi Milan'da bulunan Fiorentina'nın yedek kalecisi Storari için Chelsea transfer teklifinde bulunmuş.12 numara Cudicini'nin ayrılmasının ardından bu mevkiye tecrübeli bir isim arayan Chelsea 32 yaşındaki Storari ile anlaşmak üzereymiş.

28 Ocak 2009 Çarşamba

Van Der Sar rekoru kırdı

Dün geceki WBA maçında da gol yemeyen veteran kaleci Van Der Sar,Premier Lig'de en uzun süre gol yememe rekorunu elinde bulunduran Petr Cech'i 7 dakika geçerek adını lig tarihine yazdırdı.1032 dakika yani 11 maçtır gol yemeyen Van Der Sar hem kendi formu hemde takımının formu bu seviyede devam ettikçe rekorunu büyütecek gibi görünüyor.

Bu arada ülkemizde artık "tırt" bir kurum olarak görülen IFFHS "En uzun süre gol yemeyen kaleciler"in bir listesini çıkarmış; Trabzonspor'un eski kalecisi ve antrenörü Şenol Güneş ve Bursaspor'un Bulgar kalecisi Ivankov listede yer alan tanıdık isimler.İşte o liste;

1-''Mazaropi'' Vasco da Gama Brezilya 1816 dk
2-Thabet El-Batal National Mısır 1442 dk
3-Dany Verlinden Club Brugge Belçika 1390 dk
4-J.Maria Buljubasich Universidad Arjantin 1352 dk
5-Thabet El-Batal National Mısır 1325 dk
6-Essam El-Hadari National Mısır 1288 dk
7-Abel Resino Gomez Atletico Madrid İspanya 1275 dk
8-Gaetan Huard Bordeaux Fransa 1266 dk
9-A.D.Quagliano ''Zetti'' Palmeiras Brezilya 1242 dk
10-Marios Praxitelous Omonia Kıbrıs R.K. 1221 dk
11-Vitor M. M. Baia Porto Portekiz 1191 dk
12-Dimitar Ivankov Levski Sofya Bulgaristan 1190 dk
13-Ibrahim Mujkic Buducnost Bosna-Hersek 1156 dk
14-Denis Romanenco Zimbru Moldova 1154 dk
15-Ikrami El-Shahhat National Mısır 1133 dk
16-Yury Bannikov Dinamo Kiev Eski SSCB 1127 dk
17-Şenol Güneş Trabzonspor Türkiye 1110 dk
18-Marius Poskus Inkaras-Grifas Litvanya 1109 dk
19-Nizami Sadigov Turan Azerbaycan 1106 dk
20-Fanos Stylianou Anorthosis Kıbrıs R.K. 1105 dk
Görüldüğü üzere İtalya,İngiltere gibi üst düzey liglerde bu tarz bir seri yakalamak mümkün olmamış,sadece İspanya'da 90ların başlarında Abel Resino Gomez böyle bir başarı yakalamış o da listede 7.olabilmiş.Van Der Sar şu listede ilk 3'e girerse o zaman hakikaten efsane olur.

27 Ocak 2009 Salı

Paloschi

Öğrenci evi televizyonunda San Marino ligi maçı bile olsa burun kıvırılmaz,heyecanla izlenir herkez bi takım tutup destekler.Zamanı televizyon başında maç izleyerek öldürmenin verdiği hazzı başka hiç bir aksiyon veremez.

Yine böyle bi günde saat 16.00 civarı yoğun ısrarlara dayanamayarak uyanıyorum,hemen salona gidip kanepeye uzanma isteği doğuyor içimde.G.tü kanepeye devirip,televizyona bakıyorum.Ekranda yeşili görünce ayılıyorum; Aha televizyonda maç var! Ben şaşkınım ama maçı anlatan spiker daha da şaşkın.Resmen yırtınıyor herif; Palosçiiii Palosçiiii... "Palosçi kim ulan,Milan yine yedi galiba" diyip yeni doğmuş kedi gibi kapalı olan gözleri bi gayretle açıyorum golün tekrarını kaçırmamak için.Yooo golü Milan atmış,iyi olmuş da Palosçi kim.Görüyorum sonradan, Paloschi diye yazılıyormuş ismi.Bildiğin çocuk,17 yaşında.Girdiği gibi atmış golü."Afferin lan" diyip maçı izlemeye devam ediyorum.

Bu anlattıklarım geçen yıl bu zamanlar oldu.O ara bir Paloschi bir Balotelli vardı akıllarda."Kanka bu çocuklar çok iyi olucak bi Toni bi Inzaghi bi ... başka kim vardı lan" diyip italyan forvet örneklerini çoğaltmak istiyoruz,olmuyor.Biraz düşündükten sonra Iaquinta ve Gilardino isimleri geliyor aklımıza ama tatmin etmiyorlar bizi,silik kalıyorlar biraz.Adettendir Arjantin'de bir genç parlayınca Yeni Maradona ön adı ile pakete konur etiketlenir satışa hazır hale gelir.Ama mevzubahis arkadaş yani Paloschi italyan.İtalyan bir veterana benzetesimiz geliyor,yapamıyoruz.Atlıyor ordan biri;"Abi zaten bu italyanlardan forvet çıkmıyo adam gibi"

İtayadan forvet çıkıyor elbet,hemde bolca çıkıyor ya biz tembeliz.O 55 ekran televizyonda gördüklerimiz bize fazla geliyor,araştırmıyoruz."Ulan bi tek bu çakma italyan Balotelli ile Paloschi mi var genç yetenek olaraktan" diye sorma gereği duymuyoruz kendimize.

Paloschi vak'ası üzerinden 1 yıl geçti.Nerde ne yapar ne eder bu çocuk diye merak edip Paloschi ile ilgili haberleri araştırıyordum dün.Parma'ya kiralanmış bizimki.Hakkındaki haberleri takip ederken.Bi yazı denk geldi "İtalya'nın geleceği parlak" başlığı altında.Bir dolu genç yıldız adayının adı sıralanmış.Giuseppe Rossi,Pazzini,Robert Acquafresca,Sebastian Giovinco,Nicola Pozzi..Hepsi de hücumcu ulan bunların! İtalya milli takımında 10 yıl içinde oynaması ön görülen yıldızlardan bahsedilmiş.Bu arkadaşların yanına CM 01-02'den beri Lazio alt yapısında bulunan De Silvestri ve Juve'den Chiellini'yi de defans oyuncuları olarak ekleyip geleceğin 11'ini kurma girişiminde bulunmuşlar.Gerçi saydıkları yıldızlar arasında tek bir kaleci bile yok ama konumuz bu değil.

Yıllar yılı defansif özelliğini övdüğümüz,"golü atarlar yatarlar,kralı gelse açamaz" dediğimiz,"katenaçyo"cu italyanların gelecek 10 yılı bu arkadaşların elinde imiş.Kaydadeğer bulunan sadece 2 tane savunma oyuncusu.Diğerleri AMC ya FC.Zaman zaman lanet ettiğim,bok attığım defansif futbola ve temsilcilerine şimdi üzülüyorum.Cannavarolu,Materazzili,Nestalı,Gattusolu,Zambrottalı Altın Jenerasyon'un ardından bu ofansif çocuklar nası bi jenerasyon olacaklar merak ediyorum.

El Pato geri döndü

Boca Juniors'da sezon başından beri süren kaleci krizi şampiyonun belli olacağı Tigre maçında tavan yapmıştı.Javier Garcia'nın yerine tecrübeli bir kaleci arayan Boca eski kalecilerinden Cordoba,Carini,Villar ve Abbondanzieri'den birini kaleye geçirme telaşındaydı.Ve bu listede Boca taraftarının belki de en sevdiği isim olan Abbondanzieri ile anlaşıldı.

33 yaşında Avrupa'a sevdasına tutulan Abbondanzieri'nin macera aradığı çok belliydi.Zira hem yaşı Avrupa'da hemde La Liga gibi üst düzey bir ligde futbol oynamaya müsait değildi, hemde Güney Amerikalı kalecilerin piyasası pek yoktu.2buçuk sezonunu Getafe'de geçirip evine geri döndü.

"Delio Rossi akıllı olsun!.."

Cagliari maçında yenen 4 gol kaçan 2 penaltı ve onlarca gol bizimkilerin sabrını taşırmış.İdmanı basmışlar.Antreman sahasının kenarından futbolculara bağıran küfreden taraftarlar yüzünden Rossi antremanı yarıda bırakmış ve taraftara; "Haklısınız ama şimdi onlara destek vermeniz gerekir" şeklinde bağlama çekmeye çalışmış.Sezona bi gazla girip ben dahil herkesi asgarisinden ilk 3 hevesine sokan takımın bir anda tepetaklak oluşu Lazio taraftarının gözünü döndürmüş olsa gerek Rossi'yi dinlemeyip oyunculara sataşmaya devam etmişler.Bunun üzerine Rossi anteremanı sona erdirip oyuncuları soyunma odasına yollamış.Özellikle Kolarov'a fena giydirmiş taraftar.

Bence Kolarov'a değil de direkt Rossi'ye sövseler biraz haklı olurlarmış.Bi takım bu kadar tırsak oynatılmaz be kardeşim.Cagliari maçında bile öne geçtikten sonra yaslanılmaz ki!

Ajansspor.com da bu haberi şu ilginç fotografla beraber yayınlamış.Başka fotograf yok muydu be kardeşim;
Şekil 1.A; Laziolu reisler idman basmaya giderken

Sanırsın idmanı bu abiler basmış.Temiz 15 senesi var bu fotografın.Arşive atalım.

26 Ocak 2009 Pazartesi

Yaş 35

Cudicini Tottenham'da.Redknapp ne kadar yalanlasa da herkes Tottenham'ın Cudicini ile ilgilendiğini biliyordu.Düne kadar hem Tottenham klübünün hem Carlo Cudicini'nin yalanladığı transfer bu gün gerçekleşti.Bu transferin ardından Gomes'in de PSV'ye geri dönmesine kesin gözü ile bakılıyor.

Aslında sıradan bir transfer haberi Cudicini trasnferi,ama dikkatimi çeken nokta 35 yaş üstü kalecilerin haddinden fazla değer kazanması,"gel kurtar bizi" nidaları ile kaleye geçirilmesi.41 yaşında Fontana,Parma'dan transfer teklifi alıyor,37 yaşında Cesar Sanchez Valencia'nın kalesine geçmek üzere,35 yaşında 4 sezon klübede beklemiş Carlo Cudicini Tottenham gibi Premier Lig'in kalburüstü takımlarından birine 1 numara oluyor,39 yaşındaki Bucci futbolu bırakıyor ardından geri dönüp Roma yahut Fiorentina gibi hem Serie A hem de Avrupa'da yarışan takımlardan biri ile anlaşacağını söylüyor.Bi anormallik yok mu?
Genç futbolcu tanımının artık 16-21 yaş aralığına tekabül ettiği,takımların yaş ortalamalarının sezondan sezona düştüğü bi dönemde sadece bir mevki de bu kadar fazla yaşlı futbolcu trafiğinin yaşanması enteresan.Bakıyorsunuz genç stoperler var,genç ortasahalar istemediğiniz kadar,genç golcü de çok ve bu gençler için öyle paralar dönüyor ki piyasada,akıllara ziyan.Gelgelelim genç kaleci çıkmıyor,çıkanların bir çoğu harcanıyor,parlayanların da değeri yok.8 yıldır dünyanın en pahalı kalecisi ünvanı hala Buffon'da.Yani tam 8 yıldır bonservis bedeli olarak bu ayarda bir kaleci transferi gerçekleşmemiş.Yani zaten yetişme süresince kale mevkiine hiç bir yatırım yapılmadığı gibi profesyonel ekiplerde de bu mevki için transfer bütçesi ayrılmamış.Potansiyeli olan gençlere yeterli şans verilmemiş.Yetiştirdikleri kalecileri ile ünlü Almanya'da ve İtalya'da 10-15 yıldır hep aynı isimler konuşuluyor.Almanya'da 40 yaşında Oliver Kahn bırakıyor yerine 37 yaşında Lehmann geliyor,İtalya'da "Buffon sakatlanınca kaleye kim geçecek?" herkes afallıyor.Inter,Roma,Lazio,Milan gibi yıllar yılı kaleci yetiştiren klüpler kalelerini "Bunlardan her türlü topçu çıkıyo da kaleci çıkmıyo be abi" dediğimiz Güney Amerika'nın forvetten bozma kalecilerine emanet ediyorlar.İngiltere'de de durum farklı değil Man.Utd'ın kalesinde hala 90 model kaleci Van Der Sar var.Milli takımın kalesi Robinson'un yerine hala 39 yaşında David James düşünülüyor.
Avrupa futbolunda her gün 100 milyon euroluk transferler konuşuladursun,90 model kalecilerin nesli yavaştan tükeniyor.Gün gelecek büyük klüpler o astronomik rakamlara transfer edilen yıldızların arkasına koyacak 35 yaşında bir Cudicini,39 yaşında bir Bucci,41 yaşında bir Fontana dahi bulamayacaklar.

25 Ocak 2009 Pazar

Volkan vs. Sylva

Deli gibi yağmur yağıyor,aşırı rüzgar var burada 2 gündür.Peder bey "Boşver lan Fenerli misin sanki otur bu havada b.k yeme" dedi.Ama yine dayanamadım,gidip seyredeyim dedim.Hem dün Sivas-Galatasaray maçını seyredip arkasından bloga yazı da yazmışım o maçla ilgili,şimdi bu maçı izlemesem vicdanen rahat olamam,içim içimi yer,hem belli mi olur belki spikerlerin tabiri ile "son yılların en çok konuşulacak maçlarından biri" olur,sonra izlemediğimize yanarız diye düşündüm.

Dün De Sanctis bugün de Volkan ve Sylva kısa kollu formalarla çıkmışlar sahaya.Dikkatimi çekti.Biz kapalı mekanda bile donuyoruz adamlar buz gibi havada kısa kollu formayla atlıyo zıplıyo.Daha önceki (80ler 90lar) yıllarda kalecilerin kısa kollu forma ile oynadığına rastlamıyorduk hiç,Casillas önderliğinde türedi bu kısa kollu formalı kaleciler.Neyse geçelim formayı. Maçtan önce çok gol olur beklentisi içindeydim bende bir çokları gibi.Biradan bi fırt çekip bi tane tuzlu fıstığı ağzımıza yuvarlayana kadar Umut Volkan'la karşı karşıya kalmış bile.Umut yapması gerekeni yapıp topu Volkan'ın üzerinden kaleye doğru gönderdi,fakat Volkan müthiş bir zamanlama ile geriye doğru planjon yaparak topa dokundu.Ardından yine savunmanın arkasına atılan bir topu ceza sahası dışına çıkıp kafası ile uzaklaştırdı.Guiza'nın ilk defa adam eksilterek dripling yaptığına şahit oldum.Drip iyiydi de vuruş basit olunca Sylva ayakları ile topu uzaklaştırdı.Tüm bunlar olurken dakika henüz 8 idi.Skoru 1-2 yapmaya yetecek kadar pozisyon olmuş ama kaleciler geçit vermemişti."İlla ki gol olur,bende takarım kulbu ona yüklenirim" diye düşünüyodum.Olmadı.Özellikle Volkan sıfır hata ile oynadı.Gökhan Ünal ile Isaac ile karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda gol izni vermedi.Gerçi bu maç adına Volkan Demirel'in formundan çok Trabzonspor'un Fenerbahçe karşısında hemde Kadıköy'de bu kadar fazla pozisyona girmesi beni şaşırttı.Sylva'da Trabzonlu yöneticilerin o kadar uğraşına o kadar beklemeye değecek kalitede bir kaleci imiş.Açıkçası 2002 Dünya Kupasından bu yana 90 dk. seyretmemiştim Sylva'yı ve ne düzeyde bir kaleci olduğunu bilmiyordum.Trabzonspor'un şampiyonluk hedefine uygun ayarda bir kaleci transfer edilmiş.Maçın başında Guiza ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda ve 90+2de R.Carlos'un sert şutunda başarılı olarak takımının kaza kurşununa kurban gitmesini önledi.Sadece bir kaç pozisyonda kalesini gereksiz boşalttığını gördüm.Ama genel olarak o da temiz bi maç çıkarttı.

Golsüz geçen maçların bir çoğunda olduğu gibi yine "maçın adamı" ünvanı kalecilerden birine layık görüldü,bu maçın kahramanı kime sorarsanız sorun Volkan Demirel'dir.

Kısa kısa...

-PSV eski kalecisi Gomes için Tottenham'a 5 milyon pound teklif etti.PSV Gomes'i geçen yazın başında 8 milyon pounda satmıştı.Aynı zamanda takımın 2.kalecisi İspanyol Cesar ile de Valencia ilgileniyor.

-Carlo Cudicini şu ana kadar hiç bir takım ile anlaşmadığını açıkladı.Tottenham menajeri Redknapp'da Cudicini ile görüştüklerini yalanladı ve başka kaleciler ile ilgilendiklerini açıkladı.35 yaşındaki Cudicini'nin sezon sonunda Chelsea ile olan sözleşmesi sona erecek.

-Buffon geri döndü.Hemde ne dönüş.Fiorentina'yı 1-0 yendikleri maçın kahramanı oldu adeta.Maçın başında ve sonunda Jovetic'in 2 gol girişimini bloke ederek takımının galip gelmesini sağladı.

-Fiorentina'nın 1 numarası Frey yılın kalecisi ödülünü en az Buffon kadar kendisinin de hakettiğini,gelecek yılki hedefinin bu ödülü almak olacağını açıkladı.

-Getafe Abbondanzieri'nin Boca Juniors ile anlaşması ihtimalini göz önüne alarak Sporting Lizbon'un yedek kalecisi Vladimir Stojkovic'i kiraladı.25 yaşındaki Stojkovic aynı zamanda Sırp milli takımının da kalesini koruyor.

24 Ocak 2009 Cumartesi

Petkovic vs. De Sanctis

Aslında derbi maçlar dışında pek Süper Lig maçı seyretme alışkanlığım yoktur,ama Bu maçın sonucu hem lig şampiyonluğuna tesir edecek bir maç olması hemde De Sanctis'in nasıl oynayacağını merak ettiğimden üşenmedim gittim maçı seyrettim.

Ligin tabir caiz ise raconunu en iyi bilen 2-3 kalecisinden biri olan Petkovic ile kariyeri boyunca İtalya ve İspanya gibi hem sıcak hemde stadlarında zeminlerin kaliteli olduğu liglerde oynamış,bu tarz zemine,atmosferlere yabancı ve ligin acemisi sayılabilecek olan De Sanctis'in oyunlarını gözlemledim.
Maçın ilk 45 dakikasında sahada forması en az ıslanan 2 futbolcu 2 kaleciydi sanırım.Ama Galatasaray'ın oyunu rakip yarı sahasında oynuyor oluşu ve Sivasspor'un şansını sadece kontralarla aradığı bi durumda topla daha fazla buluşan kaleci Petkovic idi.İlk yarıda gözüme çarpan bi durum da De Sanctis'in yine topu ayakla oyuna sokmada yaşadığı zorluk oldu.Bu adam topu oyuna sokarken canından can,ömründen ömür gidiyor resmen.Kale vuruşları da dahil oyuna soktuğu topların bir çoğunu rakibe teslim etti.

Bunun aksine Petkovic çok akıllıca topu hep uzun oynadı.Tek pas yapmanın çok zor olduğu bu zeminde Mohammed ve Tum'u uzun toplarla bir kaç kez buluşturmayı başardı.

Soğuk hava,buzlu ve bozuk zeminde maçlarda dikkat ederim.Topla daha az muattab olan,kalesinde daha az pozisyon gören kaleciler kalelerine gelen ilk ciddi şutta ya çok zorlanarak topu bloke ediyorlar yada gol yiyorlar.Yine öyle oldu.10 kişi kalmanın sıkıntısını yaşayan Galatasaray az adamla yakalandı,Abdurrahman enteresan bi şut attı ve top direk dibine gitti.O ana kadar tek bir şutla karşı karşıya kalmamış olan De Sanctis topu ağlarında gördü.Direk dibine giden toplar elbette zor toplar fakat kurtarılmayacak derecede sert ve hızlı bir şut değildi.

Ayrıca belli ki De Sanctis ne Mehmet Yıldız'ın ne kadar takipçi ne kadar güçlü olduğunu nede Balili'nin ne kadar süratli olduğunu bilmiyor.Mehmet Yıldız'ın takip ettiği bir uzun topta Emre Aşık ile kombine bir hata yapıp az kalsın 3.golü de armağan ediyordu Sivas'a.
Petkovic ise sanırım 3 büyüklere karşı en rahat maçını oynadı.Kalesinde 2 yan top (2si de Emre Aşık'a ait) haricinde ciddi bir tehlike yaşamadı.Gerçi Arda,Barış ve Ayhan'ın kaleye şut çekmemek için direnmeleri de bunda etkili oldu bence.

Bu iki kaleciyi kupa maçlarında 2 kez daha seyredeceğiz.Bakalım İstanbulda düzgün bir zeminde ve Sivas'a nazaran daha sıcak bir havada nasıl oynayacaklar.

21 Ocak 2009 Çarşamba

Che Portiere! - Angelo Peruzzi

E onsuz olmazdı dimi ama? Bu videosunda Juventus,Inter ve Lazio'da oynadığı maçlardan görüntüleri var.Elimde Roma'da oynarken çekilmiş görüntüleri de var hatta 88-89 sezonu Atalanta maçında kurtardığı penaltı bile var,onları da ayrıca ekleyeceğim.


Ntvspor

Bu blogun takip edildiğine yazıların ilgi ile okunduğuna dair Ntvspor'dan bir e-mail aldım.Sevindim.Çok hevesli başlamamıştım yazmaya ama bu e-mail beni gaza getirmedi desem yalan olur.Ayrıca programlarında kısa kısa da olsa blog yazarlarından alıntı yapan Ntvspor ekibine ve Fuat Akdağ'a teşekkür etmek lazım.Blog yazarlarına ayrılan sürelerin arttırılması da en büyük temennimiz.

"2008 yılının en iyi..."

Elimizi attığımız yerden "2008 yılının en iyi oyuncusu,kalecisi,antrenörü,masörü,malzemecisi hede hödösü..."fırlıyor. Yılmadan,usanmadan ödül dağıtıyor birileri. FIFA ve UEFA zaten seçiyor yılın en'lerini,e Serie A'da seçilir hep,ödüller verilir,La Liga ve Premier Lig'de de aynı şekilde.Ödülleri kazananlar da hep aynıdır.Mesela bu yıl tüm yılın en'leri listelerinde "yılın kalecisi" ünvanına layık görülen hepi topu 2 kaleci var.Ya Buffon ya Casillas alıyor ödülü.

Tamam ödül alsınlar,ödül dağıtılsın,gözümüz yok,hakediyorlarda ama insan sıkılıyor be arkadaşım.Haber siteleri,tv kanalları,gazeteler ve bloglarda bu ödül törenleri,ödülleri alanlar,hakedip haketmedikleri hakkında bir sürü yazı dönüyor.En ufak bir "yılın en'leri" girişimi dahi "aha haber var lan" etkisi yapıyor insanlarda.Allah muhafaza ülkemizde ciddi bir "yılın en'leri" girişimi olursa yanarız,1 ay boyunca çevirip çevirip okur-seyrederiz heralde.

20 Ocak 2009 Salı

Emery

Valencia'da Renan sakatlandı,1 ay kadar yok.Kale 22 yaşındaki tecrübesiz Vicente Guaita'ya kaldı.Guaita için "Sevilla maçında kale onun,iyi kaleci genç yetenekli falan ama bana 1 numara lazım" demiş.Önce takımın sembol isimlerinden Canizares'i ardından da Hildebrand'ı gözünü kırpmadan kapı dışarı eden Emery şimdi yana yakıla kaleci arıyormuş.

İlk olarak gözünü eski Real Madrid kalecisi Cesar Sanchez'e dikmiş.Bütün sezon sadece Gomes'in sakat olduğu maçta Liverpool'a karşı oynayan,diğer tüm maçlarda klübede bekleyen,37 yaşındaki emekli kaleci adayı Cesar Sanchez Valencia'ya ne kadar faydalı olur bilinmez ama Emery elindeki futbolculara kıymaya devam ettikçe bu tip oyuncu arayışları kaçınılmaz olacak Valencia için.

Hasta oluyorum genç,idealist,"bilimsel futbol oynuyoruz biz" tarzı hocaların tecrübeli futbolcu kompleksine.

19 Ocak 2009 Pazartesi

1

Fenerbahçeliler ve Galatasaraylıların sıralamadaki konumlarına göre ciddi yahut gayriciddi bulduğu,kınadığı yada tebrik ettiği IFFHS 1 numaraların en 1. olanını seçmiş.

90 yılından sonra forma giymiş kaleciler göz önüne alınarak yapılan listeye Rüştü Reçber 34. olarak dahil olmuş.İşte sıralama;

1. Gianluigi Buffon (ITA) 78 points
2. Peter Schmeichel (DEN) 69
3. Iker Casillas (SPN) 63
4. Oliver Kahn (GER) 62
5. José Luis Chilavert (PAR) 58
6. Walter Zenga (ITA) 55
7. Edwin van der Sar (HOL) 53
8. Petr Cech (CZE) 44
9. Michel Preud'homme (BEL) 43
10. Claudio André Taffarel (BRA) 40
11. David Seaman (ENG) 38
12. Fabien Barthez (FRA) 37
13. Andoni Zubizarreta (ESP) 35
.Nélson de Jesus e Silva 'Dida' (BRA) 35
15. Rinat Dasaev (RUS) 27
16. Sergio Javier Goycochea (ARG) 26
17. Johannes van Breukelen (HOL) 23
18. Peter Shilton (ENG) 22
.Vítor Baía (POR) 22

IFFHS'ye bi kınama,bi teessüfde benden gelsin ; Peruzzi nerde lan allahsızlar!

Lazio 1 - Juventus 1

Tamam,seviyoruz bu takımı da kredisi ne kadardır bizde,nelere katlanırızda nelere gelemeyiz mevzu bahis bu klüp olunca? Kahvaltı öncesi uyku mahmurluğu ile "Dardanelle Lazio maç yapsa kimi tutarım?" gibi yada "Ulan Olimpico'da maç seyretsem o İtalyanca marşlara eşlik edebilir miyim? Bi kaç marş ezberlesem mi acaba" diye sorular sordum bünyeye.Tam yağlı Ezine'yi mideye indirince kendime geldim.Çaydan bi fırt çektim,maç saatini beklemeye koyuldum.

Bi kaç uydu anten ve kablo uğraşı bir kaç televizyon taşıma indirme kaldırma işlemi ile odama kurdum tesisatı.Lazio maçına kadar geçen süre zarfında Atalanta'nın (hatta sadece Doni'nin) Inter'i mağdur edişini,Mourinho'nun 90 dakika boyunca "Abi noluyo ya" şeklindeki ifadesini seyrettim.

Maç saati geldi çattı.Ercan Taner sesi bende Allen Road etkisi yapıyo,korku gerilim heyecan vs vs. Sıradan,olaysız bir Serie A maçı bile bir kupa finali heyecanı uyandırdı bende.
Lazio 2-3 yıldır sankı hasbelkader kazanıyor izlenimi yaratıyor bende.Delio Rossi iyi hoca,istikrar sağladı hafiften,tribünle de arası iyi ama hep korkak oynatıyor takımı.Rocchi ve Pandev'e top gelene kadar can çekişiyoruz resmen.Dün de ilk 20 dakika dışında yine böyle bir oyun seyrettik Lazio'dan.Ortasahanın ortasında 1 tane daha kreatif bir futbolcu olsa o Juve'ye neler yapacaktı Rocchi ve Pandev.Topu kanatlara taşıma sevdası bitirdi işi.Zarate gibi adam eksiltebilen,dikine oynayabilen bi adamı dahi sol kanada mahkum etmiş Rossi.Halbuki ağır Juve savunması arasında Pandev ve Rocchi'ye bi çok final pası gönderebilirdi.
İlk 20-25 dakika çok net pozisyonlar görmesek de kontrol hep Lazio'da idi.Ledesma'nın şans golü Manninger'in tam da "Buffon'u aratmadı valla" dedirtmesine çeyrek kala hata yapması ile 1-0 oldu skor.

Kalan 20 dakikada ve 2.yarıda da sadece Juventus'u seyrettik desem yalan olmaz heralde.Melberg muazzam bi kafa golü attı.Carrizo yine kapattığı köşeden gol yedi.Büyük maçlarda çuvallama geleneğine devam etti. Bütün ofansif aksiyonlarını Zarate'nin kontralarına bağlamış bi Lazio'dan gol beklemiyordum artık.1-1'e hem Rossi hem oyuncular hem taraftar hem ben fit olduk sanki.Ofansif yönü pek değişmese de defansif olarak çok diriydi takım.Radu,Rozehnal,Diakite çok başarılıydı.

Maç boyunca Juventus'un kaleye yakın bi noktadan frikik kazanmasından tırstım,yalan yok.Del Piero boş geçmiyor,e Carrizo'da pek yatkın böyle goller yemeye.Ortam müsaitti,ama frikik olmadı çok şükür.

Hakem de 10 numara maç yönetti.Türkiye liglerinde böyle çatır çatır oynanan/oynatılan bi maç seyretmek mümkün değil.Güzel maçtı,Serie A'yı beğenerek izledik izliyoruz izleyeceğiz.

15 Ocak 2009 Perşembe

Mecburi İstikamet - Gabriel Pancu

17 Nisan 2005 Fenerbahçe 2 - Beşiktaş 3
Dakika 80. Tuncay Şanlı Cordoba ve Çağdaş ile girdiği mücadelede yerde kaldı,Karar penaltı.Cordoba itiraz etti,penaltı atışı için kaleye geçmek istemedi.Hakem Bülent Demirlenk acımadı,2.sarı karttan Cordoba'yı oyun dışı etti.Değişiklik hakkı biten Beşiktaş son 10 dakikada kaleye bir oyuncusunu geçirmek zorunda kaldı.
Kaleye Gabriel Pancu geçti

Alex'den golü yedi fakat..

Pancu Alex,Hooijdonk,Anelka ve Nobre gibi forvetlerin kalesine yolladığı 6 şutu da bloke etti.

Koray Avcı son dakikada bir uzaktan bir güzel bir gol attı ve Beşiktaş maçı kazandı.

Ercan Taner'in sıradan bir kaleciyi anlatırcasına; "Pancu çıktı ve topu kontrol etti" demesi de kulaklarda çınladı bir kaç gün.

Ve görev başarıyla tamamlandı;

Günümüze kadar seyrettiğim en zevkli derbidir.Bu da maçın golleridir.

13 Ocak 2009 Salı

Nostalji Olayı (3) - Neville Southall - Çok tecrübeli file bekçisi

"Luca Bucci 39 yaşından sonra geri futbola geri dönüyor" , "41 yaşındaki Fontana Parma'ya transfer oluyor" haberlerinden sonra bu adamların zoru nedir diye bi bakayım dedim.Ballotta Fontana ve bilinen diğer yaşlı kaleciler çok göz önünde.Ama kaçırdığımız bi abimiz varmış ki akıllara ziyan.

Neville Southall

16 Kasım 1958,185 cm

Port Vale 1980-81
Everton 1981-1998
Sheffield United (kiralık) 1997-98
Stoke City 1998
Torquay United 1998-2000
Huddersfield Town (kiralık) 1999
Bradford City 2000
York City 2001
Rhyl 2001
Shrewsbury Town 2001
Dover Athletic 2001
Shrewsbury Town 2001-2002
Dagenham & Redbridge 2002

Galler milli takımının en fazla formasını giyen insan imiş(93 kez).Everton'un efsanelerindenmiş.-miş li geçmiş zaman kullanıyorum zira Neville Southall'ın kariyerinin en parlak dönemleri benim ilkokul dönemlerime tekabül ediyor,hatırlamam mümkün değil.

Ayrıca kısa boyu,fazla kilosu ve maliye memurlarını anımsatan tipi ile hakikaten "amca kaleci" modelinin tanımı haline gelmiş kendisi.The Mirror'un seçtiği En şişman 10 futbolcu listesine de üst sıralardan giriş yapmış. Ballotta misali 44 yaşına kadar futbol oynamış.Kariyerinin son klüpleri Galler 2.lig klüpleri.Bu klüplerde hem kaleci hem antrenör olarak çalışmış.

Şu fotografı Bradford City'de oynarken çekilmiş mesela.Bu fotografa ibretle bakarak diyorum ki; 40 yaşına yaklaşan kalecilerin "bi tur daha lütfen lütfeeen" şeklinde diretmelerini,futbolu bir türlü bırakmamalarını birileri araştırması gerekiyor,rica ediyorum.

12 Ocak 2009 Pazartesi

Goran !

Pandev yine ne kadar kaliteli,ne kadar yetenekli ne kadar iş bitirici, ne kadar büyük bi topçu olduğunu gösterdi.Deplasmanda 3 puanı Reggina'dan aldı Delio Rossi'nin cebine koydu.Lazio'da 3 maç iyi oynayanın Milano takımlarına uçtuğu dönemde o hala takımda.Umarım o da paranın peşine düşmez ve Lazio'nun bayrak adamlarından biri olur.
Zarate'yi de es geçmemek lazım.2 golde evlere servis yapar gibi asist yapmış.Rocchi-Pandev-Zarate 3lüsünün aynı anda oynayabildiğini ve takımın kazanabildiğini görmek sevindirici.

Bu da Reggina maçının golleri.(Ömerciğime teşekkürlerimle)



10 Ocak 2009 Cumartesi

Che Portiere! - Tim Howard

Pek sevmem kendisini,Emre Newcastle'da iken ırkçılık suçlamalarında çocuk gibi zırlamıştı.Ama MetroStars'da ve Man.Utd'daki ilk sezonunda çok başarılıydı.Hatta dünyada ilk 10 isimden biri olarak bile sayılabilirdi.Şimdilerde Everton'da kendini tekrar kanıtlama peşinde.


8 Ocak 2009 Perşembe

Transfer söylentileri 3

Man.City Buffon için Juventus'a yine bir teklif götürmüş.Rakam aynı fakat bu sefer Buffon ile beraber Trezeguet'e de talip olmuşlar.Mansour bin Zayed Al Nahyan isimli arap abimiz Buffon için 75 milyon euro Trezeguet için de 22 milyon euro önermişler.

Atletico Madrid ve Getafe Celtic kalecisi Artur Boruc için kapışıyormuş.Atletico bu sezon Coupet'den çok çekti,yeni kaleci arıyorlar.Getafe kalecisi Abbondanzieri'de Boca'ya geri dönecek.Boruc için biçilen bonservis bedeli 9 milyon euro.

Tigre'nin Apertura'da kafaya oynamasında büyük katkısı olan Daniel Islas takımından teklif bekliyormuş.Tigre'de mutlu olduğunu fakat teklifin niteliğine göre başka klüplere de gidebileceğini söylemiş.Bence Avrupa'da üst düzey liglerde rahatlıkla forma giyebilir.Yaşlı gösteriyor biraz saçlar dökülmüş falan ama 30unda şu an,en olgun döneminde yani.

Geçen sezon Parma forması altında futbolu bırakan 39 yaşındaki kaleci Luca Bucci futbola geri döneceğini açıkladı.Hemde AS Roma forması altında.Spalletti takımında Doni ve Arthur'a alternatif bulunmasını istemiş.Hayırlısı olsun.

Yine bir veteran kaleci haberi.Ballotta'nın rekoruna göz diktiğini düşündüğüm 41 yaşındaki Fontana ile Parma ilgileniyormuş.Ayrıca Fontana'ya Roma'nın da talip olduğu söyleniyormuş.Fakat Palermo başkanı Maurizio Zamparini Fontana ile ilgili sadece Parma'dan haberdar olduklarını,Roma'nın bu tarz bir girişimi olmadığını açıkladı.

Che portiere! - Oliver Kahn

Aklımda vardı ne zamandır bu tarz videoları bloga eklemek.Enis'in (Cornholio) gaz vermesiyle harekete geçtim.Oliver Kahn ile başlayalım.Alman kaleciyi saygı ile analım.Ahada Oliver Kahn.



7 Ocak 2009 Çarşamba

Başa dönüyoruz

Yerli kaleci hususunda hep endişeler vardır.Klişedir hatta."Yerli kaleci oynatmalıyız,yerli kalecilere değer vermeliyiz,genç yerli kalecilere şans tanımalıyız hede hödö..." hatta arkasından da hep aynı örnek verilir dimi ; Bak Casillas'a 19 yaşında Real Madrid'in kalesine geçirdiler." Bu tarz endişeleri olan futbol insanları daha da tırssınlar diyorum.Neden mi?

Galatasaray.Kalesini ben bildim bileli yabancı kalecilere vermeden rahat edemez.Ağzı ile kuş tutan kalecinin pasaportunda T.C yazıyor ise Galatasaray kalesinde yeri yoktur.O açıdan Galatasaray'dan yerli kaleci beklentim yok.Aykut'u Orkun'u da zayi sayıyoruz o yüzden.

Trabzonspor.Belli bir kaleci geleneği yok Trabzon'un.Bir ara Akçaabat'tan alıp oynatmak modaydı.O da geldi geçti.Milosevski,Petkovic,Jefferson,Sylva derken onlarda yabancıya alıştı.Tolga Zengin,Ahmet Şahin neyse de Onur'u klübeye mahkum etmeleri fena oldu.

Beşiktaş.Kalecide istikrarı sağlayamayan başka bir Türk klübü yoktur.Son 5-6 yılda Beşiktaş kalesinde Shorunmu,Myhre, Asper,Krajer,Cordoba,Runje olmak üzere tam 6 yabancı kaleci gördü bu gözler.Bunların arkasında harcananlara da bi bakalım; Fevzi,Göksel,Murat Şahin,Ramazan Kurşunlu,Volkan Ünlü.5 adet yerliyi de Beşiktaş kurban etmiş.Liverpool'de 8 yiyen Hakan'ı da günah keçisi yaptılar.Hakan artık ne yapsa ne etse herkezin aklına o 8 gelecek.O da kayıp yani.Olsun sağolsunlar.

Fenerbahçe.Yıllar yılı milli takım kalecileri açıklanırken ilk sırada hep ya Engin (Fenerbahçe) ya da Rüştü (Fenerbahçe) görürdük.Volkan'a da alışmak üzereyken Fenerbahçe'de geleneğini bozma peşine düştü.Bu sezon sonunda muhtemelen bir yabancı kaleciyi bağlamış olacaklar.Volkan Demirel klübede pinekler mi yoksa tası tarağı toplayıp başka takıma mı gider bilemiyorum.Gerçi Fenerbahçe'den ayrılıp yüzü gülen kaleci de gelmiyor aklıma.Engin Dardanelspor'a gitti 2 sene sonra futbolu bıraktı,Rüştü Barcelona'ya gitti anca toparladı kendini,Serdar Kulbilge Kocaeli'ye gitti,küme düşüyor şimdi.

Büyük klüpler yıllar yılı kaleci yetiştirmek şöyle dursun potansiyeli olanları da alıp çürütmekten başka birşey yapmamışlar.Üstelik oynar durumda olan yerli kalecileri de artık yabancıları ile değiştirmeye başladılar.Durum vahim.Milli takım kalesinin özel maçlar hariç büyük takımların dışındaki takımlarının kalecileri tarafından korunduğunu hatırlamıyorum.Yaş itibari ile hatırlamıyor olabilirim,varsa bilenler not olarak eklesin.Anadolu takımları kalecilerini küçümsediğimden yada yetersiz gördüğümden değil.Fakat bu ülkede üst düzey uluslararası maçları oynama şansı olan takımlar bu 4 büyük takım ve onların kalecileri.

Milli takımın oynadığı son maç Avustuya ile hazırlık maçı.Kadroda 2 kaleci var.Volkan Demirel ve Cenk Gönen.Dünya Kupası Elemelerinde bunlara bir de Serkan Kırıntılı eklenecektir.Volkan dışında bu 2 arkadaşın henüz milli forma ile maçı yok.Klüp bazında oynadıkları tek bir uluslararası maç yok.Ve Milli takımın önünde 2 adet İspanya maçı var.O maçlara doğru bu kaleci sorununun gündeme geleceğini tahmin ediyorum.Zira o maçlar Nisan ayında.Yani transfer haberlerinin,"o geliyormuş bu gidicekmiş,şunu alırlar,bunu gönderirler" söylentilerinin futbolcuları en kıllandırdığı dönem.Volkan kendi yerini kaptırma korkusundayken bu 2 gençte büyük klüplere gidebilme heyecanında olacaklar.Milli takımı bıraktığını açıklayan Rüştü; İhtiyaç olursa boynumuz kıldan ince demişti.Allah razı olsun.Belki İspanya maçında gözünde kömür tozu ile çıkıverir sahaya.Belli mi olur?

Sadece İspanya maçı için de değil,elemeler boyunca ve hatta büyük klüplerin yerli kalecilere bu kıyımı devam ettikçe milli takımın kaleci sıkıntısı bitecek gibi görünmüyor.

6 Ocak 2009 Salı

12 - Aykut Erçetin

Galatasaray'a 2003 sezonunda devre arası kampında katılmıştı Aykut.Aslında o zamana kadar kimse adını duymamıştı ama o U17 milli takımdan başlayarak U21 milli takıma kadar tüm yaş kategorilerinde kadroya çağırılan bir kaleciydi.

Fatih Terim o sezonda mağlup oldukları bir maçın ardından “Bir yandan yarışma içinde olup, diğer yandan kabuk değiştirirseniz böyle mağlubiyetlerle karşı karşıya kalırsınız.” şeklinde bir açıklama getirmişti takımın kötü gidişine. Belki de 1 sezon daha takımın başında kalabilseydi o değişim içerisinde kaleye Aykut Erçetin geçecekti.Tam da zamanıydı zira takımın kalesini o ana kadar başarı ile koruyan Mondragon taraftar ile sorun yaşamış,adı da sık sık Beşiktaş ile anılır olmuştu.Fakat olmadı.Fatih Terim'in gidişi ve Mondragon'un sözleşme yenilemesi ile Aykut yine yedek adam durumuna düştü.

Ne Hagi ne Gerets Mondragonu kesip kaleyi yavaş yavaş Aykut'a devretmeyi başaramadı.O zamana kadar Galatasaray'da herkes Mondragon'un arkasında bekleyen çok yetenekli bir yedek kalecileri olduğunu düşünüyordu.Ta ki Fenerbahçe ile Kadıköy'de oynanan Türkiye Kupası maçına kadar.Gerets o sezon kupa karşılaşmalarında kalede Aykut'u oynatacağını açıklamıştı.O maça kadar da tüm maçlarda Aykut kaledeydi.1-1 giden maçın sonlarında doğru Alex'ten yediği frikik golü Aykut'u başladı noktaya döndürdü.Bu maçın rövanşında da kalede Mondragon'un tercih edilmesi ile kendine duyulan güvensizlik tavan yaptı.

Gerets'in kovulması,Mondragon'un Köln'e geçmesi ile kale ona kalacak gibiydi.Hatta Feldkamp'ın da gelmesi ile Alman ekolünden yetişme olduğu için ilk 11'de mutlaka yer alacak diye düşünülürken yönetim Erciyesspor'da başarılı bir sezon geçiren Orkun Usak'ı transfer etti.Yedek kalmayı yine sindirebilen Aykut B.Leverkusen maçında Orkun'un adeta yumurtlaması ile kaleyi tekrar aldı.Sezon sonuna kadar bana göre son 5 yılda Türk kaleciler arasında en iyi performansı sergiledi.Takımı onun oynadığı ve uzun süre gol yemediği son 10 lig maçını kazanarak şampiyon oldu.

Rüştü'nün Euro2008'den sonra milli takımı bırakması,Volkan Demirel'in sabıka defterinin git gide kabarması ile bence milli takım kalesi için 1 numaralı adaydı.

Bu zamana kadar yerli kalecilerin hiç birinde görülmemiş bi atletikliği var.Refleksleri,pozisyon takipçiliği gayet iyi.Ayrıca bildiği bir kaç yabancı dille de savunma oyuncuları ile iyi anlaşabiliyor.Üstelik milli takımın başında da onu Türkiye'ye getiren Fatih Terim ve onu çok iyi tanıyan kaleci antrenörü Eser Özaltındere var.Fakat tüm bu artıları onu ne Galatasaray ne de milli takım kalesine geçirmeye yetmedi.Galatasaray yönetimi genç oyuncularına gösterdiği sonsuz sabrı genç kalecilerine yine gösteremedi ve De Sanctis'i transfer etti.
De Sanctis'in gelişi ile hazırlık kampından başlamak üzere bir çok maçta hatalı goller yedi.Yönetim ve taraftarın gözünden düştüğü maç ise Ali Sami Yen'de oynanan Steaua maçı oldu.

De Sanctis şu an Galatasaray'da kiralık ve bonservisinin alınabilmesi için Udinese-Sevilla klüpleri arasındaki sorunun FIFA nezdinde çözülmesi gerekiyor.Ama Galatasaray ne olursa olsun De Sanctis'de ısrarcı.Bu durumda klüpte kalması halinde Aykut yine yedek kalacak.Üstelik 12 numara için bile Orkun ile mücadele etmek zorunda.Yaşı 27 ve 6 sezondur bulunduğu Türkiye'de sadece 44 maça çıkabildi.Devamlı oynayabileceği bir klübe gitmesse Hayrettin Demirbaş ve Nezih Ali Boloğlu gibi müzmin yedek kaleci olarak kariyerini Galatasaray'da noktalar.Süreklilik sağladığı halde ise milli takımın 3 kalecisinden de daha faydalı olur.