19 Eylül 2008 Cuma

"Hedefimiz Uefa'da ..."



Aslında yoktu bu tarz söylemler yöneticilerin,futbolcuların ve taraftarların lugatında.Ta ki Galatasaray muvaffak olana kadar.Galatasaray ne zaman UEFA Kupasını kazandı,o zaman Avrupa'da oynayacak takımlarımızın yöneticileri de çıtayı "UEFA da başarılı sonuçlar almak istiyoruz" dan "UEFA da final oynamak istiyoruz"a yükselttiler.


2-3 isim yapmış yabancıyı transfer eden "Alıcaz UEFA'yı,valla bak olum çok iyi kadro kurduk biz" diyip hüsranla geri döndü ülkemize Atatürk Hava Limanı'ndan.


Dün gece de 7-8 senedir seyrettiğimiz filmin devamını seyrettik.Galatasaraylı yöneticiler ve futbolcular ve hatta taraftarlar ŞL'den elenmiş,bu elenmenin verdiği acı ve kupa finalinin ezeli rakibi Fenerbahçe'nin stadında oynanacak oluşunun gazı ile verdi coşkuyu verdi final hedefini.Ne oldu peki? Rakip gayet zayıf gayet fark atıp elenesi bi ekip Bellinzona.Ama o pahalı ve isim yapmış Galatasaray ortasahasını ve savunmasını ve "İtalya'nın kalecisi abi" şeklinde yüceltilen De Sanctis'i o kadar nizami o kadar organize gollerle geçtiler ki sanırsın 2 hafta önce ŞL'den elenen takım Galatasaray değil de bu gariban takımdı.Zorlama gollerle Galatasaray maçı 4-3 kazandı.Gelgelelim kupayı alacak kadar bi ışık saçmadı.Skibbe 2.kazık olarak takımın UEFA'dan da elenmesine sebebiyet verebilir.Belki Bellinzona'ya değil ama grup maçlarında olası bir elenme durumunda Skibbe'de amcası Feldkampvari bir hazin sonla gidebilir.


Beşiktaş'da Ukrayna'nın sıra takımlarından Metalist'i 1-0 yendi fakat tatmin edemedi.Ertuğrul Sağlam enteresan bir biçimde takımını defansif oynatıyor.Trabzonspor maçında da seyrettik ki,Ertuğrul yemeden atma,1-0'a fit olma peşinde.Halbuki hücum oyuncuları gayet kaliteli ve en azından Türkiye Ligi için ofansif oynamaya elverişli.Dün gece eleme usulü maçlarda ilk maçı kazanmak gerekliliğinden dolayı takımını biraz daha önde oynattı.Kanatlardan daha fazla bindirme,ileride daha fazla adamla hücum etme durumları vardı.Ama kalesinde de fazlaca pozisyon gördü Beşiktaş.Geçen sezon ki Beşiktaş daha ofansif,daha göze hoş gelen bi futbol oynuyordu.Umarım yine aynı şekilde oynarlar.Tur mu?Beşiktaş turu geçer de Saraçoğlu'nda final uzak görünüyor.


Kayseri maçını seyretme imkanımız olmadı ama bu kupaya Türkiye'den katılan en şanssız ekip sanırım Kayserispor.AZ'ye elendikleri maç çok üzmüştü beni.Zira temiz futbol oynamış,bu kupaya katılan bir çok takımımzdan daha fazla pozisyona girip,çok fazla gol atmış ama elenmişlerdi.O dönem Kayserispor'u AZ gibi Avrupa'da o dönem iddialı bir takıma karşı cesur bir futbolla oynatan Ertuğrul Sağlam Beşiktaş gibi UEFA'da hedefi daha büyük olan bir takımı Metalist gibi sıradan bir takım karşısında korkak oynattı.


Neyse biz maça dönelim.Fenerbahçe'nin PSG'ye neredeyse hibe ettiği Kezman kornerden gelen topu vücuduna çarptırmak sureti ile(!) bir gol attı.Golden sonra maçın özetinden ve gazetelerden internet sitelerinden okuduğumuz kadarı ile Kayseri tamamen maça hükmetmiş ama gol atamamış.Dakika 87'de hala Kayseri'ye nasıl transfer olduğuna anlam veremediğim Toledo ile beraberliği sağladı.Pozisyonda PSG kalecisi Landreau'nun da azmi dikkatimi çekmedi değil.3 kez topu kurtardıktan sonra 4.şutta golü yedi.Ayrıca golden sonra kale içindeki topu kapma mücadelesi de görülmeye değermiş.Tam maç bitti derken Luyindula'nın golü ve sessizlik.Diğer takımlarımıza göre daha makul bi hedefle yola çıkmış olmasından dolayı Kayserispor'u destekliyorum.Umarım bir süpriz yapıp PSG'yi elerler.Ufak bir ihtimal ama...


Bir UEFA gecesinin daha sonuna sonuna geldik.An itibari ile kupada final oynayacakmış gibi oynayan bir takımımızı göremedik.Saraçoğlu'nda bir Türk takımının final oynadığını seyretmek şu an uzak bi hedef gibi.Umarım gerçek olur ama.Alırız biletimizi seyrederiz belki.

16 Eylül 2008 Salı

Mauro Zarate


Mauro Zarate

Dünya Gençler Şampiyonası'nda duymuştuk adını ilk defa.Arjantin'e kupayı kazandıran maçta Çeklere 1 gol atmıştı.Daha sonra ne yaptı nerelere gitti haber alınamaz olmuştu.Yaşıtları Agüero ve Messi büyük klüplerde devam ederken kendisi bi anda yok oluvermişti.

Sonradan öğrendik ki Velez Sarsfield'tan Katar takımı Al-Sadd'a gitmiş.Alayımıza"Bu yaşta bu para hırsı da nerden çıktı be çocuk" dedirtmiş,akabinde titreyip kendine gelip Birmingham'a geçmiş.Tabi kiralık olarak.

2007-08 sezonunun ikinci yarısında 14 maç oynayıp 4 gol atmış.Beklenen sıçramayı ise parladığı Dünya Gençler Şampiyonası'ndan 1 yıl sonra Lazio'ya (yine Al-Sadd klübünden kiralık olarak) transfer olarak yaptı.

Geç oldu ama güç olmadı.Lazio'da iyi bir hazırlık kampının ardından 10 Numaralı formayı sırtına geçirip ligin ilk 2 maçında 3 gol atıp "biz daha ölmedik be"şeklinde mesajını vermiştir.

Yetenekleri tartışılmaz,2 maçta kalitesini belli etti.Zaten Lazio'ya Arjantinlilerden başka kimseden fayda yok.Crespo,Simeone,Cladio Lopez,Veron ilk aklıma gelenler.Umarım Zarate'de bu saydıklarımdan biri gibi olup Curva Nord sakinlerinin gönlünde yer edinir.

Not:Hatta yer edinmiş bile.Taraftarlar kendisi için şöyle bişey hazırlamışlar.Karate Kid hesabı.


15 Eylül 2008 Pazartesi

"Agresyon 20"


CM 01-02 de oyuncu özelliklerine bakarken "olum agresyon 20ymiş bu herifte bak her maç kart görür ceza alır sittir et" derdik.CM 01-02'de Volkan Demirel olsaydı muhtemelen "Agresyon 20" olurdu.

Volkan Demirel'in son 5-6 ayda 3 kırmızı kart görmüş olması,hatta bu kartlardan 2'sinin çok önemli 2 maçta görmüş olması dikkatimi çekti.

Geçen sezonun sonucunu tayin edecek maçta Lincoln'ü tekmelemek sureti ile bi kırmızı kart görmüştü.Akabinde Avrupa Şampiyonası'nda Çek Cumhuriyeti maçında futbolcularımızın yarattığı mucizeyi neredeyse berbat ediyordu.Takımı 10 kişi bırakmak bi yana,ayrıca kalecisiz de bırakmıştı (Koller de iyi uçmuştu ama hakkını verelim).

Bu iki kırmızı kartına nazaran daha önemsiz bir lig maçında Hacettepe maçında yine kırmızı kartı yoktan var etti ve kendini resmen attırdı oyundan.Tamam.Penaltı,penaltı olmayabilir.Haklı olabilirsin.Ama rakip zaten penaltıyı kaçırmışken,hemde 2-1 mağlup durumda iken,topu alıp bi an önce oyunu başlatmak yerine hakeme "Allah var yukarıda" demenin manası nedir?Profesyonelliği falan geçtim sen bu memleketin milli takımı kalecisisin.Biraz daha özverili biraz daha dikkatli olmalısın (Duyuyo musun Volkan?). Mazallah kritik bir milli maçta yahut Fenerbahçe'nin bir ŞL maçında aynı tutumu tekrarlarsa bence bu yöndeki kredisini doldurmuş olacak bence.

Ayrıca milli takım olarak maçın her anında kırmızı kart görebiliritesi yüksek bir kaleciye muhtaç oluşumuz da ayrıca incelenesi,irdelenesi,altı çizilesi vs vs..


14 Eylül 2008 Pazar

Bi ihtimal...



Serie A 2008-09 sezonu başladı.Hatta ben bu yazıyı yazarken 2.hafta maçları tamamlanmış oluyor.SS Lazio ilk hafta Cagliari'yi deplasmanda 1-0 geriye düşmesine rağmen 4-1 mağlub etmişti.Foggia'nın oyuna girişi ile harekete geçen takım Zarate'nin penaltısı akabinde Foggia ve Pandev'in 2 golü ile maçı 4-1 kazandı.


İlk hafta oluşu nedeni ile kesin bi kanıya varamasak da takımda hala Pandev'in skorerliğini koruduğunu görmek,Carizzo ve Zarate'nin uyum sağladığını farketmek bizi sevindirmişti.(Sevindik dimi lan Ömer)


İkinci hafta rakip daha ciddi,Sampdoria idi.Bi sürü transfer yapıp para harcanan takım Olimpico'ya seyircisi önüne çıktı ve net bir galibiyet daha aldı.Üstelik büyük umutlar bağlanan genç Zarate ve takımın en önemli silahı Pandev'in golleri ile.2-0 temiz skor.


Haftaya rakip Milan.Kazanırsak belki de kıpırdanırız biraz şampiyonluk için.Hiç olmadı ŞL için be!


Mezun olmaca

4 yıl Afyon'da büyük bi kısmı bilgisayar başında diğer kısmı da atölyede geçen öğrencilik hayatımıza 18 Ağustos'ta nokta koymuş,sıralara,kara tahtalara,tebeşirlere ve bilumum öğrenme araç gerecine veda etmiştik.

Ama diplomamızı edinmemiştik.Gittik onu da aldık getirdik çok şükür.Bildiğin kağıt.Başka bi numarası yok.Bide yanına transkript tutuşturmuşlar.Ha birde lise diploması tabi.

Şimdi askerlik muhabbetimiz var.Askere gidene kadar artık işsiz mi dersiniz tatil de mi dersiniz ne derseniz diyin büyük bi boşluk büyük bi can sıkıntısı var.Allah kolaylık versin.

9 Eylül 2008 Salı

Azərbaycan Qapıçısı

Kamran Agaev

Azerbaycan milli takımının tecrübeli kalecisi Veliyevin arkasında bekleyen genç kalecisi Kamran Agaev 2010 DK elemeleri ilk maçında Galler maçında yaptığı kurtarışlar ve çıkardığı bir penaltı ile dikkatimizi çekti."Kimdir bu Kamran? Kamran değil Kamurandır olum o" şeklinde başlayan merakımızı giderelim dedik.

Kamran 86 doğumlu,2004 yılında Turan Tovuz takımında profesyonel olmuş.An itibari ile ülkemizde belki de en çok tanınan Azeri takımı (Oktay Derelioğlu-Rasim Kara-Palmali Grubu) Hazar Lankeran'da oynuyor.Orada da zaman zaman yedek kalmış,tıpkı Azerbaycan milli takımında olduğu gibi.Geçtiğimiz sezon 17 maç oynayabilmiş.Ama gördüğümüz kadarı ile Azeri ligine bir boy büyük.Eğer Azerbaycan milli takımında Veliyev'i kesip 1 numara olmayı başarabilir ise uluslar arası tecrübesini biraz daha geliştirip dışarıya açılabilir.

Ülkemizde Azeri futbolcuların yabancı kontejanı işgal etmiyor oluşu Kamran Agaev'i cazip bir transfer haline getirebilir.

"Memlekette kaleci yetişmiyor" diyenlere ilaç gibi kaleci.

Cardiff'te kurtardığı penaltıyı da buradan görebilirsiniz.

Not:Cardiff'te muazzam Azeri varmış yahu

6 Eylül 2008 Cumartesi

"İlk yazı" sorunsalı

Aslında bende isterdim "merhaba canlarım ciğerlerim,bir blogla daha karşınızdayım nasılsınız iyimisiniz? bizde iyiyiz hamdolsun" şeklinde samimi bi giriş yazısını.Gelgelelim olmadı,olamadı.

1 aya yakın bir süredir hazır bulunan bu bloga bir giriş yapamamış,hatta "boşver lan napıcan blogu" şeklinde kendimi de kandırmıştım.Fakat önümdeki kış mevsiminin boş beleş uğraşsız geçeceğini hesap edip,yazarız çizeriz hatıra olur şeklinde de kendimizi telkin ederek bi giriş yapmış bulunuyoruz.(Kimiz lan biz?)

Ne yazarım ne çizerim nelerden bahsederim belli değil,fakat futbol temalı takılacağımız aşikar.Belki de hafiften otomobillere değiniriz (meslek icabı).

Maksat girişi yapmaktı.Bi şekilde hallettik.

İyi oldu iyi.