19 Ekim 2008 Pazar

Aaa ne acaip futbolcu - Novakovic


Ne acaip futbolcu bu Novakovic.

Hem uzun hem ince,hem yerden hem havadan etkili.193 cm boyunda ve 85 kg.Yılan gibi bi herif.Her vurduğu gol oluyormuş gibi bi hissiyat uyandırdı bende.Bide bu şahıs tam 23 yaşında profesyonel olmuş.İlginç.

Avusturya'da Linz ve Mattersburg'da oynadıktan sonra Bulgaristan'a Litex'e gitmiş ve orda 27 maçta 19 gol atıp dikkat çekmiş.Daha kaliteli bir lige transfer olabilecekken Bundesliga 2'ye Köln'e geçmiş.Köln'e gidişinde aldığı yıllık 1,5 milyon Euro'nun da etkisi olmuştur elbette.Köln'de de geçtiğimiz sezon gol kralı oldu.Takımın Bundesliga 1'e dönüşüne büyük katkı sağladı."2.Ligde gol atmak kolay olm yiyosa Bundesliga 1'de...." demeye kalmadan 8 maçta 5 golle lafı ağzımıza tıkayı verdi.Ayrıca Slovak milli takımı ile 2010 DK Elemelerinde de 4 maçta 3 golü var.

Saçları da Daum'un gençliği misali.2008 model bi forvetten çok 88 model bi sağ beke benziyor Novakovic.

Yaşı 29.Belki de kariyerinin zirvesindedir.Ama belki de büyük bir transfer ile daha da önemli işlere imza atabilir.Bu sezonun sonunda 1.FC Köln Novakovic'i kesmeyebilir.Seyredip görücez canlarım.

14 Ekim 2008 Salı

İşgüzar herifler!


Ne gerek var ulan işgüzar herifler! Ümit milli takım Avrupa Şampiyonası Play-Off 2.maçı için A milli takım kadrosunda bulunan Caner Erkin,Aydın Yılmaz,Serdar Kurtuluş ve Ceyhun ümit millilerin bu maçı için takıma dahil edilmiş.Ulan kurulu kadroyu neden bozuyosunuz be aptallar? Elemeler boyunca bu adamlar mı vardı takımda? İş yapmış olmak için yapılana bak.Federasyon görevlileri ve teknik heyetlerin bok yemesi sonucu Belarus gibi 3.sınıf bir takıma elendik.

Maçı seyredenler Aydın yüzünden saçını başını yolmuştur eminim.Ortasahada kazanılan her top Aydın'a atıldı ama orta isabeti sıfır,pas isabeti %20 ya var ya yok,şut desen zaten yok.Maç içinde kazandığımız en ciddi pozisyonu da aptalca harcadı. Aydın'ı geçtim.Caner'e ne demeli.Bir de 10 numarayı geçirmiş sırtına.Hami bile 50 dakika dayanabildi oyundan aldı.TRT spikeri bi kere 11leri sayarken birde oyundan çıkarken "Caner" ismini telafuz etti.Serdar ona keza.Oyuna katkısı sıfır.

Yeni federasyonun ilk fiyaskosu hayırlı olsun.


Nostalji Olayı (1) - Şanver Göymen


Eski kalecimiz oluşunun bu yazıyı yazmamla alakası yok,öncelikle bunu şeyettiriyim.Hem olsa ne olur ulan! Blog benim değil mi arkadaşım.Neyse..Şanver,kendisini canlı seyretme fırsatı da bulduğum,90lı yılların futbol fenomenlerinden biriydi.Futbolu 90lı yıllarda,hemde Türkiye ligini seyrederek öğrenen her şahsiyetin zihninde yer edinmiş bir isimdir eminim.


Futbol'a Samsunspor alt yapısında başlamış Şanver.Hatta Samsunspor kafilesinin 20 Ocak 1989'da Malatya deplasmanına giderken geçirdiği kazada da Samsunspor'un yedek kalecisi olarak bulunmuş.Kazayı yaralı olarak atlatmış. 1990'da Merzifonspor'da profesyonel olmuş.93'te transfer olduğu Altay'da ilk 1-2 sezon oynadığı iyi futbolla ilgi çekmiş.Zaten o 1-2 sezon Şanver'in kaleciye benzediği dönemlere tekabül ediyor.Zira kendisi Altay'da oynadığı her iyi maçtan sonra "Bende iyi kaleciyim,beni neden almıyorlar milli takıma" şeklinde dönemin teknik direktörü Fatih Terim'e seslenmekte idi.Güç bela katıldığımız Euro 96 kadrosunda Engin ve Rüştü'nün arkasında 3. kaleci olarak yer bulmuştu.Bir de maça çıkabilseydi,zirveye ulaştığını düşünüp futbolu bırakırdı heralde.

Euro 96 dönüşü Şanver'in rehavete kapıldığı dönem oldu sanırım.Halbuki hepi topu 6 kez milli oldu.(ki bu 6 maçın 6'sıda özel maçlardır).O dönemden sonra ne Altay'da gün yüzü gördü,gösterdi nede milli takıma çağırıldı Şanver.


1996-97 sezonunda Altay,Galatasaray'dan 8,İstanbulspor'dan ve Fenerbahçe'den 5,Beşiktaş'tan 4,Vanspor'dan 3 yerken kalede hep Şanver vardı.O sezon ki yoğun çabaya rağmen Altay'ı küme düşürme başarısını gösterememiş,gol yemedeki meziyetini 1997-98 sezonunda da geliştirip,Galatasaray'dan 2 maçta toplam 11 gol yemiştir.Hatta yakın arkadaşı olan Hakan Şükür'ün Süper Lig kariyerinde 14 golle en çok gol attığı kaleci de Şanver'dir.

1998-99 sezonunun ilk maçlarında yine aynı formu gösteren Şanver Trabzon ve Galatasaray yenilgilerinden sonra efsaneleştiği Altay'dan Lig B'ye o zamanın Kombassan'ı şimdinin Konyaspor'una kiralandı.1 sezon Kombassan'ı da meşgul eden Şanver,Dardanelsporlu yöneticilerimizin müthiş transfer politikası neticesinde,32 yaşında gol yeme rekorları kırmış iken transfer edildi.Aslında yöneticilerimiz burada "Ulan şimdi Engin İpekoğlu'ndan sonra öyle bi adam bulalım ki seri devam etsin,taraftar iyi bi oyuncu aldık sansın" diye düşünüp Şanver'i transfer etmiş olabilirler.



Aslında bizde fena da oynamadı Şanver. Hatta bir Aydınspor maçı vardır ki Şanver 3 penaltı birden kurtararak hem tarihe geçmiş hemde galibiyeti getiren isim olmuştur.Gollerimizi de Mehmet Zengin ve Emir atmıştı.

Zaman zaman takım kaptanlığını da üstlendi.O sezon Dardanelspor kadrosunda Şanver ile birlikte Tolga Seyhan,Okan Koç,Ufuk Ateş,Mehmet Yılmaz,Serkan Rençber,Bekir Gür gibi çok yetenekli futbolcular olmasına rağmen Fuat Yaman'ın beceriksizliği yüzünden çıkamamıştık Süper Lig'e.


2000-01 sezonunda Dardanelspor çok köklü bi gençleşme hareketine girip tüm yıldızlarını Süper Lig ekiplerine satarken Şanver ile sözleşme yenilenmedi.Yarım sezon futbol oynamayan Şanver devre arası transfer döneminde mütemadiyen düşüşüne devam edip 3.lig takımlarından Manisaspor'un yolunu tutttu.O sezon Şanver'in son sezonu oldu ve 34 yaşında futbolu bıraktı.

Antrenör olarak Aydın ve Altay'da çalıştı.Şimdilerde ise Nevşehir'de amatör bir futbol takımı çalıştırıyor.

Yediği goller sonrası "Topu bir havada bir kalede gördüm" açıklaması zihinlerde yer etmiştir.Ayrıca kendisi Hagi'den gol yemenin dahi ayrı bir zevk olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır.(yapmış valla,ben duymadım).Yediği absürt gollerin yanı sıra bir maçta 3 penaltı kurtarması da takdire şayandır.

Yazın uzun,kışın kısa giyinmesi,her daim uzun sakalları,şekil açısından kendisini Peruzzi yada Pagliuca'ya benzetme çabası da gözümüze çarpmıştır hep.Adı Hasan Hüseyin Mustafa falan olsa akıllarda kalmazdı belki ama Şanver ismi sık rastlanan bir isim olmadığından herkezin ağzına sakız olmuştu o dönem.Yaptığı kalecilik,yediği goller,söylemleri vs vs ile de iyice akıllarda yer edinmişti.


Ne kaleciydi be!

13 Ekim 2008 Pazartesi

Nostalji olayı


Yok yok Muazzez Ersoy Nostaljisi değil tabi ki.Olayın adı Nostalji olsun dedikten sonra aklıma ilk bu albüm geldi o yüzden koydum resmi.
90 yılların kalecilerini inceleyeyim,ne yapmışlar,nerede oynamışlar,şimdi ne yapmaktadırlar vs vs. Yerli-yabancı 90lı yıllarda oynamış aklımda kalan tüm kalecileri yazıciim buraya tek tek.
İlk olarak da aklıma Şanver Göymen geldi. Bi sonraki yazı da onu yazayım.Evet.

12 Ekim 2008 Pazar

Demedi demeyin


Demedi demeyin abi,bu kalecilerle bu iş olmaz.Başta Volkan'la olmaz.Maçtan öncede yazdık çizdik kendimizce.Ahanda burda.
Yarım pozisyon gördük kalemizde 1 gol yedik.Ağır,özgüvensiz,savunma ile iletişimi zayıf vs vs... Karşımızda grubun sıradan bir takımı değil de rakibimiz İspanya olsaydı fark inanılmaz olurdu.Allah korudu.

Maçı yazmaya gerek yok organize gelişen gol yok,pozisyon da yok.Tartışıcak futbol yok ortada.Biz bildiğimizi yorumlayalım.

Fatih Hoca kadro seçiminde enteresanlıkları seven bi antrenör.Euro 96'da 2.Lig futbolcusu Vedat İnceefe'yi alıp İngiltere'ye götürmüştü.Vedat'ta iyi oynamış,göze girmiş Galatasaray'a transfer olmuştu.Euro 2008 elemelerindede Antalyaspor'un sol beki Volkan Yaman'ı kadroya çağırmış,İbrahim Üzülmez'in sakatlığında sahaya sürmüştü.O Volkan'da Galatasaray'a gitti.Belçika maçında Çağlar,bu maçta da Batuhan süpriz isimlerdi.

Oyunculara özgüven aşılama yönünde doğru bi uygulama fakat şöyle bi durum var.Fatih Hoca her mevki için yeni oyuncular denerken neden kale için yeni oyuncular denemekten kaçıyor?Bir sürü hazırlık maçı oynandı.Neden Volkan-Rüştü-Tolga üçlüsünden başka bir kaleci denemedi? Kadroda bulunan 3 kaleci içinde en formda olanı Serdar Kulbilge en formsuz olanu Volkan iken kalede neden hala Volkan var? Anadolu klüplerinde bir sürü yetenekli genç kaleci var onlara da şans vermeli Fatih Hoca.Kaleciler konusundaki rutine bağlamışlığı aşmalı.

Yardımcılarını rakip takımları ve 3 büyükleri izlemeye giderken yanında gezdirmekten başka hiç bir işte kullanmıyor.Bari yollasın alt liglerde futbolcu izlettirsin.

11 Ekim 2008 Cumartesi

89 - Коллер






Jan Koller geçtiğimiz sezon sonu Bundesliga'dan düşen Nürnberg'den ayrılıp Rus liginin orta sıra takımlarından Sovetov'a gitmişti.Aslında Birmingham,Bari gibi Avrupa'nın 2.sınıf takımları ile ülkemizden Bursa ve Kayseri'de Koller'i almak istemişti.Ama o en yüksek parayı (1,8 milyon Euro) alabileceği klübü seçti."Türkiye'ye gelse ne güzel olurdu" diye iç geçirmedik değil.Lige renk katacağı aşikardı.Ama olmadı.

Koller Sovetov'a kolay uyum sağladı.Son 4 haftada 4 gol attı.11 maçta forma giydi.Lig bitene kadar bu rakamı arttırması ve takımını UEFA kupasına taşıması muhtemeldir.Aslında milli takımı bırakmasa bile olurmuş.Bana göre 30 yaşında iken Borussia Dortmund'da nasıl oynuyorsa hala aynı düzeyde oynuyor.Yaşının ilerlemesi ile tek eksilme agresyonun artması olmuş. Eskiden sezonu 1-2 sarı kartla kapatan Koller 11 maçta 3 sarı kart görmüş.E yaşlılık tabi.Olur o kadar.

Takip edilmesi diğer liglere göre daha zor olan bi lig Rusya ligi.Ama son yıllarda ülkemizden Rusya'ya giden futbolcuların fazla oluşu nedeni ile basında sık sık Rus ligi ile ilgili haberler maç özetleri vs seyredebiliyoruz.Koller'den dolayı da ayrı bi ilgim var Rus ligine.Oynanan futbol da çok can sıkıcı kalitesiz değil.Zaman zaman zevkli maçlar oynanıyor.Neyse,Rus ligi ile ilgili görüşleri başka bi yazıda şeyettiririz.

Monaco'nun son keli; Stéphane Ruffier


Monaco kalesine geçmenin ön şartı mıdır nedir bilemiyorum ama Monaco kalesinde gördüğüm son 4 kalecinin 3'ü keldi.Fenomen Barthez,Barthez'in veliahtı olarak gösterilen ama sonra kaybolup giden Porato ve şimdi yeni nesil kel Ruffier sıra ile Monaco kalesini korudular.

1986 doğumlu 184 cm boyunda ve 74 kg.Yani ölçüt olarak da Barthez ve Porato'ya oldukça benziyor.Ayrıca Barthez'in de kullandığı 16 numaralı formayı kullanıyor.

Monaco alt yapısından yetişen genç kaleci 2005'de Bayonne'e kiralanmış ve orada profesyonel olmuş. 2007 yılında Monaco'ya geri dönmüş.Tecrübeli İtalyan kaleci Flavio Roma'nın sakatlanması ile kaleye geçen Ruffier kendisine verilen şansı şu ana kadar iyi değerlendirdi.Ligde 7 maçın tamamında oynadı.An itibari ile Lyon'un genç yeteneği Hugo Lloris ile Fransa U21 milli takım kalesini paylaşıyor.Gelecekte bu ikiliyi Fransa milli takımı kalesinde görmemiz olası.

Ruffier'in Barthez'in hem klüp seviyesinde hemde milli takımda elde ettiği başarıları yakalaması tabi ki zor.Ama gelecekte Fransa milli takımının kalesini koruyacak yeteneğe sahip.Ayrıca şu anki formunu korur ise Monaco'da uzun süre durmayıp,büyük klüplere uçacağı aşikar.

9 Ekim 2008 Perşembe

Jaroslav Drobny


Çekler alttan bir kaç yetenekli kaleci daha çıkartırlarsa "İyi kaleciler nerelerde yetişir?" sorusuna İtalya ile beraber yanıt olacaklar.

An itibari ile en iyi 3 kaleci arasına 1 isim sokmayı başardılar.Petr Cech. Bunun yanında Avrupa'da üst düzey takımlarda oynamış Srnicek ve Blazek gibi kalecilerde Çek Cumhuriyeti'nde yetişti.Ama konumuz ne Petr Cech ne de diğerleri değil.Onları da yazarız boş bi zamanımızda.Bu yazıda konumuz Hertha Berlin'in 1 numarası Jaroslav Drobny.

Jaroslav Drobny 28 yaşında.Bir kaleci için en verimli yaşta yani.Boyu 192 cm ve 90 kg.Fizik olarak da gayet yeterli.

Kariyer olarak çok büyük takımlarda "henüz" oynamamış Drobny.1999'da ülkesinde Budějovice'de futbola başlamış ve kadroda bulunduğu 2 sezonun sonunda Panionios'a transfer olmuş.Kariyerinde en fazla forma giydiği klüp de bu Yunan takımı olmuş zaten.Panionios'da 4 sezonda 101 maç oynayıp Fulham'ın dikkatini çekmiş.Fakat hem Fulham'da hemde daha sonra transfer olduğu Ipswich Town'da 1 kez dahi forma giyememiş.

2.sezon boyunca 1 kez dahi forma giymeyen Drobny,2007 Ocak ayında Bochum'a kiralanmış ve belki de kariyerinin dönüm noktası bu transfer olmuş.Bundesliga'da Bochum'da ligin ikinci yarısındaki 17 maçın tamamında forma giymiş.Ve başarılı geçen bu 17 maçın sonunda Hertha Berlin kendisini transfer etmiş.

1 sezon boyunca Fiedler ile paylaştığı Hertha kalesinde bu sezon 1 numara olmayı başardı.En son oynanan Leverkusen maçında çok önemli 4 kurtarışa imza atarak 3 puanı Voronin ile beraber Hertha'ya kazandırdı.

Ayrıca Petr Rada göreve geldiğinden beri Çek Cumhuriyeti milli takımına da davet ediliyor.Tabi Petr Cech'i kesip kaleye geçmesi an itibari ile mümkün değil ama en azından elinde UEFA Kupası gibi uluslar arası bi platformda kendini gösterebilme imkanı var.Bunu iyi kullanabilir ise daha büyük takımlara transfer olabilir.Belki de Rensing'den illallah eden Bayern'in aradığı ilaç Drobny'dir.Kim bilir?

6 Ekim 2008 Pazartesi

"Eyvah çocuklar..."


A Milli Takımımızın 2010 Dünya Kupası eleme grubunda 11 Ekim'de İstanbul'da Bosna-Hersek'le, 15 Ekim'de deplasmanda Estonya oynayacağı maçlar için belirlenen aday kadro açıklandığında beynimde birden İlker Yasin'in o berbat sesi ile "Eyvah çocuklar.." repliği yankılandı.Neden mi?


Şundandır ki; Malumunuz ilk sıralara hep kaleciler yazılır ve kadroyu okumaya da kalecilerden başlanır.Kaleci isimlerini okudukça sanki takım gol yiyormuş gibi ezilip büzüldüm.Valla.


Volkan,Tolga,Serkan


Volkan zaten her zaman tam güven verebilen bi kaleci olmadı.En formda zamanları -ki 1-2 sezon öncesine tekabül eder- bile izleyenlerde hep tereddüt ve güvensizlik hissi uyandırmıştır.Schalke maçı,Galatasaray maçı,Çek Cumhuriyeti maçı ilk aklıma gelenler.Ve bu maçlar Volkan'ın formda sayıldığı dönemlerde oynanan ve Volkan'ın hataları ile damga vurduğu maçlar.Şu an ise Volkan formsuz ve neler yapabileceğini kimse kestiremiyor.Ahada Kayseri maçı ve Volkan 2 kez kalesini terk edip 2 kez gol yiyor.Aman yarabbi!

Tolga Zengin.Ah be çocuğum ne de güzel başlamıştı kariyerine,Avrupa'da son 3-5 senede sivrilen kalecilere benzer bi fiziği var Tolga'nın.Ayrıca kalecilik yetenekleri de iyi.Gel gelelim 2 maç üst üste hatalı gol yemeden tamamlamışlığı yok.Ayrıca 2 sezondur hasber kader kalede.Sakatlıklar,cezalar,diğer kalecilerin formsuzluğu vs vs. Milli takımda ciddiyeti olan bi maçta henüz oynamadı,oynayamayabilir de,zaten oynamayı hak edecek düzeyde de değil.Eminim ki Tony Sylva oynayacak duruma geldiğinde ne Trabzonspor'da ne de milli takımda Tolga Zengin ismini göremeyeceğiz.Bu haftaki Konyaspor maçının ve yenen gollerin de etkisi olacak bu duruma.
Serdar Kulbilge.Aslında oynadığı oyun açısından bu üçlü içerisinde en formda olanı Serdar.Amma ve lakin 6 lig maçında yenmiş 13,kupada V.Manisa'dan yenen 4 gol var ortada.7 maçta 17 gol yiyen babamın oğlu olsa şüphe duyarım arkadaş.Oynaması ufak bi ihtimal de olsa Serdar'da kadro da ismi görülünce "ulan başkası yok muydu be" dedirtecek cinsten.


"Başkası yok muydu?" demişken Rüştü geldi aklıma.Sakatlığı vardı,kesik yedi ve kaleyi Hakan Arıkan'a kaptırdı.Hakan demişken Jackson ne gol attı be! Sen de 35 ben diyim 40 metre...
Allah kaleciden yana bi sorun yaşatmasın inşallah.Yoksa hakikaten başkası yok.