Sıradan bir hakem yönetimi ile oynanmış olsa beraberlik dışında hiç bir skorun ortaya çıkmayacağı maçı Morganti üstün çabaları 2 farklı hale getirdi. Roma için çalınan ilk penaltının aynısını, tam da gözünün önündeyken çalmadı. Mauri'nin Riise tarafından çizgi üstünde düşürülmesini es geçti. Bu pozisyonda Lazio penaltı kazanmalı, Riise mutlak gol şansını engellemekten oyun dışı kalmalıydı. Maç 2-0 iken Simplicio'nun elle oynamasını yine es geçerek Laziolu oyuncuları canından bezdirdi.7 Kasım 2010 Pazar
Roma Morganti'ye Duacı
Sıradan bir hakem yönetimi ile oynanmış olsa beraberlik dışında hiç bir skorun ortaya çıkmayacağı maçı Morganti üstün çabaları 2 farklı hale getirdi. Roma için çalınan ilk penaltının aynısını, tam da gözünün önündeyken çalmadı. Mauri'nin Riise tarafından çizgi üstünde düşürülmesini es geçti. Bu pozisyonda Lazio penaltı kazanmalı, Riise mutlak gol şansını engellemekten oyun dışı kalmalıydı. Maç 2-0 iken Simplicio'nun elle oynamasını yine es geçerek Laziolu oyuncuları canından bezdirdi.6 Kasım 2010 Cumartesi
Derby Della Capitale
Haftasonunu anlamlandıracak maç Lazio - Roma derbisi olacak muhakkak ki.Genç ve yetenekli Lazio 10. haftaya lider girmesine rağmen kendisini ancak bu maç ile kanıtlayabilir. Takımın en formda isimlerinden kaleci Muslera sakat, oynamayabilir. Yerine kalede Berni'nin başlaması muhtemel. Meghni de sakatlar arasında. Biava kırmızı kart cezalı. Floccari, Mauri ve Zarate gayet formda ve takımın en önemli silahları olacaklar.
Roma ise sezonu en azından Avrupa Kupaları iddiasında sürdürebilmek için kazanmalı. Taddei, Pizarro, Burdisso sakat ve Totti kırmızı kart cezalısı. Haftaiçi de zorlu bir Şampiyonlar Ligi maçı oynadılar ve yorgunlar. Tek dayanakları Mirko Vucinic.
Son yılların en gerilimsiz, sahaiçi olaysız maçı olmaya aday. Zira Roma'da "tribün çocuğu" Totti sahada olmayacak. Lazio'da da Di Canio'dan sonra sahaiçi olayları yaratan bir isim çıkmadı halen. Totti'nin olmayışına Roma taraftarından çok Curva Nord sakinleri üzülmüştür sanırım. Oynanan son maçta "kümeye" şeklindeki işaretin hesabını sormak için en ideal maç bu olacaktı.
 Uzun zaman sonra ilk defa Lazio maçın favorisi. Derbilerde favori olmaz muhakkak ama Lazio sezon başından beri çok karakterli ve disiplinli oynarak maçlarını kazandı. Roma'da ise bir kaos hali mevcut. Transfer döneminde Adriano dışında kaydadeğer bir oyuncu almamaları onlara pahalıya mal oldu. Lazio 9 maçtır sürdürdüğü kaybetmezlik serisini sürdürür ve maçı kazanır diye umuyorum. Kazanmasa dahi liderliğini sürdürecek, bu da ayrı bir not. 
18 Ekim 2010 Pazartesi
2000 Ruhu
SS Lazio transfer sezonunda büyük rakamlara oyuncu alıp satan klüplerin başında geliyordu İtalya'da. Son 5 yılda kadrosundaki tüm yıldızları pazarlayarak borçlarını kapatmaya çalışan bu sebeple taraftar ile arası her daim açık olan klüp yönetimi bu yıl mentalitesini değiştirip hem satıp hem satınalmaya başladı. (Hernanes) Geçtiğimiz bir iki yıl içinde düşük maliyetlerle klübe kazandırılan genç oyuncuların (Muslera, Radu, Lichsteiner) da form tutması ile Lazio 99-00'daki şampiyon ekibin ruhunu tekrar yakaladı.Geçen yıl düşme potasına çok yakın sıralarda ligi sürdüren ve tamamlayan Lazio bu sezonun ilk haftaları sonunda şampiyonluk için iddialı ekiplerden biri olarak görülmeye başlandı. Sadece ilk hafta Sampdoria'ya mağlup olan Lazio son 6 haftada 5 galibiyet 1 beraberlik aldı ve 7 maçta 16 puanla ilk sırada bulunuyor.
13 Ekim 2010 Çarşamba
Sakıp Aytaç - Galatasaray'ın Son Kalelisi
 Dardanelspor'un son numarası Sakıp Aytaç. Geçtiğimiz sezon A takıma çıkarılıp sol bek ve sol açık olarak denendi. Bir yıl boyunca 18 yaşında bir futbolcu olarak Bank Asya 1.Lig tecrübesi edindi. Bu sezona da Dardanelspor'da ilk 11 oyuncusu olarak başladı. Adam eksilterek mesafe katedebilen, çizgide çok başarılı olan bitiricilik özelliği de mevcut süratli bir açık Sakıp.Dardanelspor'dan aldığı 3 oyuncusundan da faydalanmış ve para kazanmış Galatasaray Adnan Sezgin ile bu geleneğini sürdürecek gibi görünüyor. Ümit Milli takıma seçildiği ilk maçında Sakıp'ı takip eden Sezgin devre arasında Çanakkale'ye gelip Niyazi Önen'in kapısını çalacak gibi. Dardanelspor'un ise Sakıp için ne kadar bonservis bedeli isteyeceği henüz belli değil. 2015'e kadar sözleşmesi bulunan oyuncu ise Galatasaray da oynamayı çok istediğini söyledi.
Hayırlısı olsun. Çanakkale bir yeteneğini daha futbol sahnesine sunuyor.
12 Ekim 2010 Salı
4.Jenerasyon Aranıyor
 Hakan Şükür'lü Hasan Şaş'lı Bülent Korkmaz'lı Alpay'lı jenerasyon Letonya'ya elendiğimiz maç ile miadını doldurmuştu. Sonrasında oluşan Emre'li, Tuncay'lı, Servet'li Nihat'lı devşirme Aurelio'lu jenerasyon da bu maç ile miadını doldurduğunu gösterdi.
Türk futbolunun başarılı olduğu takımlarının kadrolar incelenirse hep bir "jenerasyon" etkisinde başarılı olunduğu görülür. Akdeniz Oyunlarında başarılı olan ekip, Euro 96'ya giden ekip, Euro 2000'de çeyrek final oynayan ekip bir jenerasyon iken, UEFA ve Süper Kupa'yı alan ekip ile 2002 Dünya Kupası'nda 3.olan jenerasyon ikinci jenerasyondur.2 Jenerasyon da olaylı İsviçre maçı ile tüketmişti.
3.Jenerasyon olarak gördüğüm EURO 2008 de yarı final oynayan ekip ise gerek sakatlıklar gerekse oyuncuların klüp kariyerlerinin kötü gidişatları neticesinde artık bir jenerasyondan ziyade bir toplama takım haline geldi.
Başarılarda bu tarz oyuncu gruplarının aynı anda kadroda bulunabilmesini sağlamak, yılda 4-5 kez maç yapan, birbiri ile çok sık idman yapabilme şansı olmayan oyuncuların uyumunu sağlayabilmek için çok önemli.

Yani aynı futbol mentalitesi ile yetiştirilen oyuncuların oluşturacağı bir milli takım ile biri Trabzon'dan biri Fransa'dan biri Almanya'dan biri İngiltere'den biri İstanbul'dan gelen oyuncuların oluşturacağı takım arasında "uyum süresi" bakımından büyük farklılıklar oluyor haliyle. Milli takımımızın bugün sahaya sürülen ilk 11'i ve genel olarak 23 kişilik kadrosu tam da bu birbirinden farklı mentalitede yetiştirilmiş oyun tarzları arasında muzzam farklılıklar olan oyunculardan oluşuyordu. Bu nedenle suçlu teknik heyettir, yöneticilerdir vs. şeklinde suçlamalar bence anlık sinir hali ile sarfediliyor.
Türk futbolunun uzun vadeli sorunu futbol kimliğini oluşturamamış olması, kısa vadede yani yaklaşık 10 yıldır da altyapı sisteminin profesyonellikte de gelişime açık oyuncular yetiştirememiş olmasıdır.
11 Ekim 2010 Pazartesi
Michelangelo Rampulla
 10 yıl boyunca kadrosunda bulunduğu (1992-2002) Juventus'da toplam 49 maça çıkan, Peruzzi,  Van Der Sar ve Buffon'un ardında yıllar yılı yedek beklemiş mütevazi kaleci Rampulla.İlginç bir not olarak Rampulla Serie A'da ilk gol atan kaleci ünvanına sahiptir. (Cremonese-Atalanta)
Ayrıca Juventus'un Galatasaray ile oynadığı 1998 yılında her iki maçta da kaleye geçmiştir. (Biri Peruzzi'nin gördüğü kırmızı kart sebebi ile sonradan)
10 yıl yedek bekleyecek kadar Juventusludur ve şu sıralarda Juve'de kaleci antrenörüdür.
28 Haziran 2010 Pazartesi
Waka waka Eeeee?
 Eee Blatter dayı? 1 metre içeri düşen top gol değil, 2 metre ofsayt Tevez ve gooooool! Nası olucak Platini amca? Hadi Henry'in elini kolunu kayırdın bunlar ne olacak? O Roberto Rosetti ki Avrupa'nın en önde gelen hakemlerinden biri olarak gösteriliyor, yardımcısıyla o kadar istişare etti, o kadar göz ucuyla dev ekrana baktı ".mınıskim osfayt mıymış lan!" diye eeee? Rosetti tribünden bi Güney Afrikalı kardeşimize sorsa "Abi valla kabak gibi ofsaytı vermedin" derdi yahu. Karar devam. 2-2'ye maçı getirebilecek olan İngiltere fark yedi, elendi. Belki kafa kafaya 90 dakika oynayabilecek Meksika kafadan teslim edildi Arjantin'e.
Bence FIFA topun içine sensör falan koymayı bıraksın, acilen bu işlere çözüm bulsun. Göz göre göre takımların hakları yenmesin. Ya her çizgiye hakem koysunlar ya da görüntü ile karar verme konusunda çalışma yapsınlar. Güney Afrika'da taraftar vuvuzela çalmaktan başı döndüğü için ses çıkaramadı ama Avrupa'da klüp maçlarında benzer hadiseler yaşanır da dev ekrandan kabak gibi görünen goller, ofsaytlar, penaltılar çalınmaz oyun devam ettirilirse o taraftar sahaya iner. Aman diyim.
18 Haziran 2010 Cuma
Değişen Fransa Değişen Futbol
80ler 90lardan sonra 2000lerin başında o topun ayağına yakıştığı oyuncuların yerini 100 mt. koşucusu gibi atletik, top tekniği zayıf, en iyi istatistiği maç boyunca koştuğu km. olan oyuncular aldı artık.24 Mayıs 2010 Pazartesi
Ne Acayip Forma
O dönemler (90ların başı) klüplerimiz forma üreticilerine "Bana 2 çubuklu, bi düz beyaz, bi parçalı, bi turuncu, bi de leopar desenli forma yap" diyemediklerinden Adidas, Umbro, Lotto ne üretir ise onu giyerler imiş.Galatasaray'da o sezon formaları için Umbro ile anlaşmış; "Bahtımıza ne çıkarsa" diye beklemeye koyulmuşlar. Her yıl alternatif 3.forma adı altında beyaz forma giyen Galatasaray'a o yıl Umbro tasarımcıları tıpkı Avrupa klüpleri gibi aykırı bir renk ile altenatif forma tasarlamışlar. Galatasaray malzemecisi sezon başı formaları açıp "Al Hayro yeşil kazak sana,Bülent 3 sana,Hakan 9 sana,Arif al 6'yı" derken bir de ne görsün; Masmavi kareli bir forma. Umbro tasarımcıları o dönem Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinden habersiz olmalı ki öyle bir forma yapmışlar Fenerbahçe giyse kimse "Aaaa Fener ne acayip forma giymiş lan!" demez. Hal böyle iken Galatasaray bu formayı hiç giymemiş sezon boyunca. 
Galatasaray'ın bu hadisesini düşünürsek kim bilir zamanında forma üreticileri Beşiktaş için sarı, Fenerbahçe için siyah, Trabzon için yeşil forma tasarlamış olabilir.Belki de Çanakkale için bile turuncu forma falan üretmiştir bu şuursuz adamlar.Düşüncesi bile kötü.Forma dediğin arma renginde olur yahu.
1 Nisan 2010 Perşembe
goal.com ve Kötü 1 Nisan Şakası
En çok okunan futbol sitelerinden goal.com 1 Nisan şakası olarak Blatter'in İrlanda'nın Dünya Kupası'nda 33.takım olmasını kabul ettiğini yazmış.http://www.goal.com/en-india/news/140/world-cup-2010/2010/04/01/1858709/world-cup-2010-sepp-blatter-accepts-ireland-as-33rd-team
Zaten aşırı dramatik bi şekilde bu hakkını kaybetmiş olan İrlandalıların hissiyatı ile bu şekilde oynanması hoş olmamış. Benim milli takımım kural dışı bir gol ile elense ve böyle bir şakayla karşı karşıya kalsa Fifa'dan Henry'den girer goal.com'dan çıkardım.
Türk Kaleciler İçin Kariyer Günleri
 Onur Recep Kıvrak'ın giderek artan maç performansı, ve aynı jenerasyonda umut bağlanan, gelecek vaad eden arkadaşlarının şu sıralar ilk 18 şansı dahi bulamıyor oluşu dikkatimi bir noktaya çekti. 
Aslında her kaleci için bu tarz bir gelişim gerekli iken, milli takım kalesi için Rüştü-Volkan'a alternatif gösterilen Ufuk ve Hakan Arıkan gibi iki kaleci şu an klüplerinde forma şansı bulamıyor. Formsuzluk yahut yetenek ile alakalı sıkıntıları olmadıkları kesin. Fakat transfer oldukları takımların tecrübeli kaleci hassasiyeti, yabancı kaleci düşkünlüğü gibi unsurları göz önüne almadan, 70 model futbolcu kafası ile sadece büyük klüpler olduğu için o klüplere geçmeleri körelmelerine yol açıyor. Mesela Ufuk'un Leo Franco ve her daim 12 numara Aykut Erçetin var iken sürekli forma şansı bulabildiği bir Süper Lig ekibinden ayrılıp 3.kaleci olmayı göze alarak Galatasaray'a gelmesi nasıl açıklanabilir? Üstelik bu konuda gösterilebilecek en kötü örnek olan Aykut Erçetin'i nasıl görmez. 
Aynı şekilde Hakan Arıkan; maç tecrübesi edinmesi gereken kariyerinin en önemli döneminde Rüştü Reçber'in sözleşme imzalamasından 1 ay sonra Beşiktaş'a imza atması nasıl bir planlamanın sonucudur? Kendisinden önce gençliğini tüketen, kariyerleri tepetaklak olan Ramazan Kurşunlu ve Volkan Ünlü'yü yiyen klübeye girmeyi nasıl göze alır?
Sezon sonunda klüplerinden ayrılması muhtemel iki yetenekli yerli kaleci Serkan Kırıntılı ve Cenk Gönen'in bu tarz transferleri ve akıbetlerini örnek alarak hareket etmesi gerekiyor. Yahut bu işin ehli birinin genç Türk kalecilere kariyer planlaması hakkında konferans vermesi lazım geliyor.25 Mart 2010 Perşembe
Gözlerinden okunuyor şike yapıyorsun
24 Mart 2010 Çarşamba
Makukula, Vittek - Kiralık Pivotlar
 Yabancı transferi özürüsü Anadolu klüpleri bu sezon nası oldu ise eski alışkanlıklarından vazgeçip ne 3 büyükler gibi eski kaşar isimli futbolcuları ne de Cavcav gibi tüyü bitmemiş tecrübesiz gençleri getirdiler. Kiralama yolunu seçen aklı selim klüplerimiz hem maddi hem de performans açısından bi kaç isim dışında neredeyse tam randıman aldı.
İlk maçlardaki tutukluğunu ligin ilk yarısında Lille'de kesik yemesi,devre arası kampını tam manası ile geçirememiş olması gibi sebeplere bağlayabiliriz. Ama uyum sorununu aşmış vaziyette ve geçtiğimiz hafta gayet şık son vuruşlarla Kayserispor'a 2 gol atmayı başardı. Rothen ve Geremi gibi iki tecrübeli oyuncunun da katkıları ile sezonu en az 10 gol ile tamamlar diye bi iddiam var.Makukula için 20 gol atar demiştim, tanımayan arkadaşlar dalga geçmişti.Adam kendi kalesine attıkları ile beraber 19'u gördü.22 Mart 2010 Pazartesi
İdeolojik Derbi St Pauli - Hansa Rostock

 Ayrıca ağızları ile kuş tutsalar bana yaranamayacak olan sadece adı Türkçe olan Almancı futbolculardan Deniz Naki'nin geçtiğimiz derbide yaptığı resimdeki harekette Hansa'yı desteklememe bahane olabilir.25 Ocak 2010 Pazartesi
22 Ocak 2010 Cuma
Yaşasın Futbol?
Yaşasın Futbol,Çok Özledik,Süper Lig Hasreti Sona erdi vb. formatta gazete başlıkları altında "33 günlük Süper Lig hasreti Fenerbahçe-Denizli maçı ile sona eriyor.." şeklinde başlayıp devam eden yazılar dikkatimi çekti sabah sabah."Neyi özledik biz?" diye bi sorguladım kendimi.Gazeteye göre Süper Lig'i özlemişiz.Halbuki bir sürü Türkiye Kupası maçı oynandı ülkemizde,İngiltere'de,İtalya'da ve bilumum liglerde maçlar hep devam etti.İzleyen futbol hasretini pek ala dindirmiş olmalı, değil mi?Afedersiniz kıçının dibinde oynanan alt lig maçlarına bile gitme tenezzülünde bulunmayan "futbolseverler" neden belki de hayatı boyunca yerinden tek bir maçını dahi seyredemediği bir organizasyonu yani Süper Lig'i özellikle özler?
"Neyi özledik biz?" sorusunu tekrar ettim ve farkettim ki biz evde afedersiniz g.tü devirip tv'den maç izlemeyi özledik,yüzlerce binlerce km ötedeki camiaların iç çekişmelerini,birbirlerini yemelerini sobanın başında çekirdek çitleyip izlemeyi özledik.Yine tv'den maçı izleyip internetten boş beleş atışmaları özledik.Biz aslında futbol organizasyonu olan Süper Lig'i değil futboldan arta kalan nesi varsa hep onları özledik.
Gazetelere göre özlemini duyduğumuz Süper Lig maçları bu akşam başlıyor.Fenerbahçe-Denizli maçı ile beraber bu hafta oynananacak maçların seyirci ortalaması aslında neyi özlediğimizi ve ne kadar özlediğimizi daha iyi gösterecektir.
Aksiyon dizisi tadında Süper Lig'in yeni bölümü bu akşam Lig TV'de.Sakın kaçırmayın!
6 Ocak 2010 Çarşamba
Lazio arefeyi gösterir bayramı göstermez
5 Ocak 2010 Salı
Şike

2 Ocak 2010 Cumartesi
Ne oldu?







