
29 Aralık 2008 Pazartesi
El Pato geri mi dönüyor?

27 Aralık 2008 Cumartesi
İstikrar

25 Aralık 2008 Perşembe
Milan'da kaleci arayışı

Flamengo'nun 23 yaşındaki kalecisi Bruno Fernandes Milan ile anlaşmak üzere.Muhtemelen Ocak ayı içerisinde transferi tamamlanacak.Böylece Bruno Serie A'da Julio Cesar,Rubinho ve Doni'den sonra forma giyen 4.Brezilyalı kaleci olacak.
Bruno'nun bir özelliği de frikik kullanabiliyor olması.Coronel maçında takımı adına frikikten bir gol kaydetmiş.Gerçi Milan Beckham gibi "büyük" bir yeteneği 2 buçuk aylığına bir kaç maç içinde ara sıra frikik kullanması için transfer etmişken Bruno'ya lüzum kalmaz.
Zigic yeniden Racing'de

24 Aralık 2008 Çarşamba
Gitti Peric geldi Isailovic


Kameni

23 Aralık 2008 Salı
Mecburi İstikamet - Koller
.jpg)
.jpg)
17 Aralık 2008 Çarşamba
Nostalji Olayı (2) - Gintaras Stauce

Saftig mi istedi yoksa Galatasaray'ın o zamanların yeni yetme şube sorumlusu Adnan Sezgin mi buldu getirdi bilemiyorum.İsmini Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde eşleştiği Moskova maçlarından hatırlıyorduk hayal meyal.Şampiyonlar Ligi'nde ilk golü atan Cihat'tan golü yiyen kaleciydi o.Litvanyalı Stauce.
Hayrettin'den,Engin'den,Zafer'den ve bilumum Türk kalecilerden alıştığımız kısa-kalın kaleci modelinin aksine uzun-ince bi modeli vardı Stauce'nin.Kışın kati suretle şort giymezdi,eldivenleri uhlsport olurdu hep.Ayrıca bir kaleci için fazla sarışındı.Bunlar saçma detaylar tabi,Galatasaray'da bulunduğu 1 yıl süresince 27 maçta forma giydi Stauce.Şampiyonlar Liginde Barcelona maçında yaptığı kurtarışlar ve Türkiye Kupasında Fenerbahçe maçında çıkardığı penaltılar ile hatırlanır hep.Fenerbahçe maçından sonra Galatasaraylılar arasında "Tamamdır bu adam seneye de oynar kalede" şeklinde bir kanıya varılmıştı.Gelgelelim Souness istememişti Stauce'yi.(Gerçi yerine transfer edilen Friedel'in da kaderi Stauce'den farklı olmamıştı)
Galatasaray'dan ayrılan Stauce önce Karşıyaka'ya sonra Sarıyer'e gitti.Bu klüplerde de aynı çizgide seyreden performansı ile takdir topladı.Özellikle Karşıyakalılar Stauce'den gayet memnundu.
Türkiye'de ayrılma vakti geldiğinde Stauce 28 yaşında tecrübeli bir kaleci olmuştu.Kendisine sabır gösterilse belki de Galatasaray forması ile yaşayacaklarını Almanya'da Duisburg ile yaşadı.4 sezon oynadığı Duisburg'da Almanya'da Yılın Kalecisi ünvanını elde etti.Kariyerinin zirve yaptığı Duisburg'dan ayrıldıktan sonra Yunanistan'a geçip artık emekliliğini beklemeye başlamıştı.Son olarak 2005 yılında ülkesinde Jürmala'da oynayarak futbolu bıraktı.Futbola başladığı yere yani Spartak Moskova'ya kaleci antrenörü olarak dönmesi uzun sürmedi.Halen bu takımda kaleci antrenörü olarak görev yapmakta.
Aslında Galatasaray yabancı kaleci transferlerinde hep hedefi bulmuştur.Simovic,Taffarel,Mondragon Galatasaray forması ile başarılar kazanmış yabancı kaleciler olarak ilk akla gelenler.Ama oynadığı dönemdeki formuna bakılır ise Stauce'de bu isimlerin arasına konmalıdır bence.Kendisine şans tanınsa idi belki de Hayrettin,Osman ve Volkan Kilimci gibi fiyaskoları hiç izlemeyecekti Galatasaraylılar.Yazık oldu Stauce'ye.
Eve dön Timo!
Aslında biz bu filmi Rüştü ile Barça'da seyretmiştik.Rüştü de Hildebrand gibi kariyerinin zirvesinde idi.Dünya Kupasındaki başarısının ardından Fenerbahçe'den ayrılıp Laporta'nın transfer şovuna malzeme olmuştu.Yediği hatalı gollerden sonra Rijkaard ona "Seni oynatmayı düşünmüyorum" diyip kaleye genç Valdes'i geçirivermişti.Hatta Valdes sakatlandığında bile Rüştü'ye forma şansı vermemiş kaleye 3.kaleci Jorquera'yı geçirmişti.
Hildebrand'da buna benzer bir talihsizlik yaşadı.Stuttgart ile Bundesliga şampiyonu olduktan sonra biten sözleşmesini uzatmayıp Valencia'ya geçti.Halbuki futbolu bırakmakta olan Kahn'ın yerine transfer edilebilecek en iyi kaleci o sıralar Hildebrand'dı.Fakat o lig değiştirmeyi seçti ve İspanya'ya gitti.Canizares ve Mora ile kaleyi paylaşmak zorunda kaldı,zira Koeaman bir türlü istikrar sağlayamamış ve faturayı önce Canizares'e sonra Hildebrand'a kesmişti.
Koeman'ın kovulması ile yeni sezonda daha sık forma giyecek ve Lehmann ve Kahn'dan sonra Alman Milli Takımının 1 numarası olacak diye beklerken Unai Emery Internacional'den Renan adında 85 doğumlu bir kaleciyi kaleye geçirdi.2007-08 sezonundan sonra 2008-09 sezonu da Hildebrand için Valencia'da pek iyi geçmeyecek gibi görünüyordu.Zira tüm La Liga maçlarında kaleyi Renan korumuştu.
Tam da Almanya'da "milli takım kalesine kim geçsin? Adler mi Enke mi? Neuer mi?" şeklinde belirsizlik varken bu üçünden de daha yetenekli ve daha tecrübeli olan Hildebrand Bundesliga'ya geri döndü.Hoffenheim ile ligin ikinci yarısı için anlaştı.Bundesliga'ya Türk asıllı kalecisi Ramazan Özcan ile çıkan Hoffenheim'da antrenör Rangnick Freiburg'a 3-1 yenildikleri maçtan sonra Ramazan'ı eleştirmiş ve kaleyi ondan alıp kaleyi Daniel Haas'a geri vermişti.
Ne Haas ne de Ramazan Bundesliga'da şampiyonluğa gidecek bir takımın kalecisi kalitesinde değiller.Hoffenheim Hildebrand'ı alarak güz şampiyonluğunu sezon şampiyonluğuna taşımak adına iyi bir hamle yaptı.
Löw'de bu transferden mutludur,eminim.Zira Kahn ve Lehmann gibi 2 uluslararası tecrübeli kaleciden sonra Bundesliga dışında pek oynamamış Neuer ve Adler gibi 2 tecrübesiz genç kaleciye kalmıştı Almanya kalesi.Hildebrand Dünya Kupası elemelerinde 1 numara olmak için çok fazla beklemeyecek sanırım.
16 Aralık 2008 Salı
12 - Volkan Ünlü
/30.jpg)

13 Kasım 2008 Perşembe
Doni vs. Carrizo

9 Kasım 2008 Pazar
Derbi Kalecileri

Transfer edildiğinde üzülmüştü, zira ülkemiz liglerinde kalecilik yetenekleri açısından ilk 3’e girebilecek olan Aykut ziyan olacaktı klübede. Gerçekten de ziyan oldu Aykut’a.
Dün gece ki maçta De Sanctis gibi düz fizikli bir çizgi kalecisi yerine,ceza sahası içinde hareketli ve fazlası ile atletik bir Aykut olsa skor farklı olabilirdi.Neyse.
İlk gol de ön direkte adam paylaşımı ile ilgili bir sorun oldu ve golü yedi.Hatası yoktu diyip geçelim.
İkinci golde ters ayağı üzerinde yakalandı.Uzandı ama çıkartamadı.İşte tam bu golde “Aykut olsaydı..” dedim kendi kendime.Zira Aykut çok çabuk tepki verebilen ve çok sağlam reflekslere sahip bir kaleci.Futbol kaleciliğinden önce aldığı hentbol kaleciliği eğitiminin katkısı vardır muhakkak.Neyse,2.golü de savunma hatası olarak geçebiliriz.Ama 3.golde çok bariz bir hatası var De Sanctis’in.Uzanıp tutabileceği bir topu tutamadı ve gole sebebiyet verdi.Ayrıca serbest vuruş esnasında pek konsantre olmamış belli ki.Topa vuran adamın R.Carlos olduğundan haberdar değildi galiba.Ayrıca maç içinde meslektaşı Volkan bu tarz vuruşları hep kontrol ederek önlemişti.
4.golün artık maçın ölü dakikalarında gelmiş olmasından dolayı pek incelenesi bi yönü yok.Deivid çok iyi vurdu.1.sınıf kalecilerin dahi çıkaramayacağı bi şuttu.
De Sanctis ile ilgili bişey dikkatimi çekti ayrıca.Kale atışlarını çok zorlanarak kullanıyor.Ve isabet yüzdesi çok düşük.2 kez topu kendi yarısahası içinden taca yolladı.Bence önemli bi eksiklik.Ya bu atışları zaten kötü kullanan bi kaleci,yada kullandığı ayağı ile ilgili sorun var.Bilemiyorum.
6 Kasım 2008 Perşembe
Aferin

5 Kasım 2008 Çarşamba
12 - Gökhan Tokgöz

Forma numaralarının ülkemizde serbest bırakıldığı 2000-01 sezonuydu sanırım.Bir Beşiktaş-Y.Yozgat maçında "Kim lan bu 99 numara? Yozgat Vitor Baia'yı mı transfer etti .mına kiii?" diye arkadaşlara sorduğumu hatırlıyorum.Gökhan Tokgöz ismini ilk kez o maçta duymuştum.
Futbolcu bir babanın oğlu olarak 13 yaşında Merzifon'da futbola başlamış.17 yaşında Boluspor'a geçmiş.2.Ligde Boluspor ile aynı grupta bulunan Y.Yozgat'ın dikkatini çekmiş ve transfer edilmiş.
Yozgat'ın Süper Lig'e yükselmesi ile Gökhan'da kademe atlayıp ve henüz 20 yaşında iken ilk kez Süper Lig'e yükselen bir takımın 1.kalecisi olmuştu. Yozgat'ta ilk senesinde çok başarılıydı.Bu başarısı ile Ümit Milli takımın kalesi ona emanet edilmişti.2 Sezon boyunca Ümit Milli takıma sürekli çağırılan Gökhan artık yavaş yavaş A Milli takıma da çağırılıyordu.Fakat Rüştü'nün o dönemdeki üstün formu,Ömer Çatkıç'ın da vazgeçilmeyen 2.kaleci durumunda bulunması Gökhan'ı geri itti.Nitekim 19 kez U21 milli olduktan sonra bir kez dahi A milli olamadı.
Derken Yimpaş Yozgatspor küme düştü ve Gökhan klüp değiştirmek zorunda kaldı.Gençlerbirliği onu kadrosuna dahil etti ve klüp kariyerinde en büyük başarıları Ersun Yanal yönetimindeki Gençlerbirliği'nde elde etti.
Denizlispor'da başarılı olan Ersun Yanal,kadrosunun neredeyse tamamını Gençlerbirliği'ne taşımıştı o sezon.Deniz Barış,Mbayo,El Saka,Youla,Ali Tandoğan,Mustafa Özkan,Veysel Cihan gibi futbolcularla aynı kadroda bulunan Gökhan,takımının lig 3.sü olarak UEFA kupasına gitmesine büyük katkıda bulundu.Fakat sezon başı geçirdiği sakatlık belki de kariyerinde dönüm noktası oldu.Yaklaşık 4 ay futbol oynayamayan Gökhan kaleyi Damir Botonjic'e kaptırdı.Onun yokluğunda takımı UEFA Kupasında Blackburn,Parma ve Sporting Lisbon gibi ekipleri elerken Gökhan maçları evinden seyretmek zorunda kalmıştı.Botonjic'in o sezon ki başarısı ile Gökhan bir anda 2.kaleci durumuna düştü.1 sezonu boş geçiren Gökhan 3 kez seçildiği A2 Milli takıma da veda etmişti.
4 sezon Gençlerbirliği'nde zaman zaman ilk 11'de oynadı zaman zaman yedek kaldı.Bu süre zarfında "genç ve yetenekli kaleci" kimliğini kaybetti.Sakatlıkların ve süreksizliğin bunda etkisi büyük oldu bence.2 iyi geçen maçın üstüne 3.maçta hatalı yenen goller,gereksiz kartlar ve sakatlıklar Gökhan'ı etkiledi.2006 Nisan ayında Galatasaray ile yapılan maçta penaltı atışı kullanacak olan rakip oyuncu Necati'ye eli ile köşe gösterip aksi köşeye atlaması ise gözden düşüşünü tamamlayan hareket oldu."Aramızda bi şakaydı o,ben o hareketi Necati'yi şaşırtmak için yaptım" dese de başta Fenerbahçeliler olmak üzere futbol camiasından büyük tepki aldı.

2007-08 sezonunun ortasında bir diğer Ankaraspor'a geçen Gökhan ilk sezonunda sık sık forma şansı bulsa da sezonun sonlarında doğru kaleyi Slovak Senecky'e kaptırdı.
2008-09 sezonu Gökhan için çok zor başladı.Kendisi ile aynı jenerasyondan Ramazan Kurşunlu ve genç Evren Özyiğit'in de takıma katılışı ile Gökhan ilk 18'e girmekte dahi zorlanmaya başladı.Nitekim bu sezon sadece 2 maçta ilk 18'e dahil oldu.
Ankaraspor'daki bu konumu ile artık Süper Lig kaleciliğine veda edecek gibi duran Gökhan,kuvvetle muhtemel sezon sonunda yahut devre arasında klübünü değiştirecek.Gençliğinde dinamik,dengeli,heyecanlı görünen Gökhan git gide "Şenol Karagöl" tarzı bi kaleciliğe büründü.Aslında yaşı gayet müsait.30 yaşında,başka bir klüpte,sürekli ilk 11'de başlayarak kaleciliğinin son dönemlerini güzel geçirebilir.
4 Kasım 2008 Salı
12 - Onur Recep Kıvrak

Aslında Tony Sylva'nın lisans sorununun çözümü ile an itibari ile Trabzonspor'un 12 numarası milli takımında 3.kalecisi durumundaki Tolga Zengin.Fakat Tolga bi kaç gün önce evinde bi kaza geçirip sol elini kırdı.6 hafta futbol oynayamayacak.Zaten bu dizide amaç daha arka planda kalmış kalecileri incelemek.1988 doğumlu Onur'u 12 olarak incelemek daha cazip geldi açıkçası.Neyse uzatmayalım.
Onur'u ilk kez Galatasaray'ın Karşıyaka ile yaptığı hazırlık maçında seyretmiştim.Sanırım Rıdvan Dilmen'in KSK'yı gençleştirme hareketine tabi tuttuğu o sezonda A takıma çıkarılmış ve kaleye geçirilmişti.O maçta pek göze batmamıştı.Zaten genç olduğunu anlamadık bile.Zira fiziği (1,89 mt.) ve top sakalı ile bildiğin 27-28 yaşında futbolcu gibi duruyordu.Halbuki 1988 doğumluymuş,sonradan öğrendik.Neyse.
KSK'nın 1.kalecisi durumuna gelen Onur aynı sezon U19 Milli takımından terfi edip Ümit Milli takımın da 1 numarası oldu.2008 sezonu ortalarında iyice dikkat çekmeye başladı.Yine Rıdvan Dilmen'in çabaları devre arası transfer döneminde ile Fenerbahçe'ye kazandırılmak istendi ama o kendisini isteyen bi diğer büyük klüp Trabzonspor'a transfer oldu.Aslında 88 doğumlu bir kaleci için Trabzonspor o dönem için uygun değildi.Zira Jefferson,Tolga Zengin ve Ahmet Şahin gibi 3 kalecinin arkasında kalacaktı.Fakat Jefferson'un müzmin formsuzluğu,Tolga'nın sakatlıkları ile sezonun sonlarına doğru Ahmet Şahin'in arkasında 2.kaleci konumuna geldi Onur.
Trabzonspor'un alışılagelmiş bi şekilde son 4-5 haftaya umutsuz girdiği bir sezonda,Trabzon taraftarı için önem arz eden Fenerbahçe maçında ilk 11'de sahaya çıktı.Belki de en çok dikkat çektiği maç bu maçtı.Deivid,Semih ve Alex'e geçit vermeyen Onur takımının galip gelişinde büyük rol oynamıştı.
Tam kendisini "Gelecek vaad eden kalecilerimiz" listesine yazacakken sezon bitti.Bir kaç maç daha fazla oynayıp Fenerbahçe maçındaki formunu sürdürse adını çok daha sık duyurabilirdi.Ama olmadı.Sezonun bitişi ile Trabzonspor,kalecilerinde temizlik hareketine girişti.Önce Jefferson satılığa çıkarıldı,daha sonra Ahmet Şahin Manisaspor'a verildi.2 kalecisi kalan Trabzonspor'da kaleci transferi kaçınılmaz oldu ve "çok" yoğun çabalar sonucu Tony Sylva takıma dahil edildi.
Sylva'nın lisansı ile ilgili problemlerin sürdüğü dönemde Tolga Zengin'in arkasında bekleyen isimdi.Aslında kötü maçlar çıkaran Tolga'nın yerine en azından 1-2 lig maçında forma şansı bulabilirdi.Ama Ersun Yanal Onur'a sadece Fortis Türkiye Kupası'nda Karabükspor maçında şans tanıdı.
Ümit Milli takımda ise hem Ümit Davala'nın hemde Hami Mandıralı-Abdullah Ercan ikilisinin vazgeçilmez ismi oldu.U21 Avrupa Şampiyonası elemelerinin tüm maçlarında ilk 11'de sahaya sürüldü.Başarılı maçlar çıkardı.Fakat Belarus gibi zayıf bir ekibe elenmemize engel olamadı.
Daha çok çizgi kalecisi görünümde bi stili var.Cepheden başarlı.Ama pek atletik değil gördüğüm kadarı ile.Yine de bu haliyle dahi Süper Lig'in orta sıra takımlarından herhangi birinde 1 numara olacak kalitede.Tolga'nın sakatlığı ve Sylva'nın uyum dönemi içerisinde takımında kendine yer bulabilir.Bulamazsa da en büyük dileğim bi klübe kiralık olarak verilmesi ve oynar durumda bulundurulmasıdır.
12
"Kaleci kalesini terk ettiiii...."
3 Kasım 2008 Pazartesi
Asker oluyorum lan!
19 Ekim 2008 Pazar
Aaa ne acaip futbolcu - Novakovic

Saçları da Daum'un gençliği misali.2008 model bi forvetten çok 88 model bi sağ beke benziyor Novakovic.
14 Ekim 2008 Salı
İşgüzar herifler!

Nostalji Olayı (1) - Şanver Göymen

Eski kalecimiz oluşunun bu yazıyı yazmamla alakası yok,öncelikle bunu şeyettiriyim.Hem olsa ne olur ulan! Blog benim değil mi arkadaşım.Neyse..Şanver,kendisini canlı seyretme fırsatı da bulduğum,90lı yılların futbol fenomenlerinden biriydi.Futbolu 90lı yıllarda,hemde Türkiye ligini seyrederek öğrenen her şahsiyetin zihninde yer edinmiş bir isimdir eminim.
Futbol'a Samsunspor alt yapısında başlamış Şanver.Hatta Samsunspor kafilesinin 20 Ocak 1989'da Malatya deplasmanına giderken geçirdiği kazada da Samsunspor'un yedek kalecisi olarak bulunmuş.Kazayı yaralı olarak atlatmış. 1990'da Merzifonspor'da profesyonel olmuş.93'te transfer olduğu Altay'da ilk 1-2 sezon oynadığı iyi futbolla ilgi çekmiş.Zaten o 1-2 sezon Şanver'in kaleciye benzediği dönemlere tekabül ediyor.Zira kendisi Altay'da oynadığı her iyi maçtan sonra "Bende iyi kaleciyim,beni neden almıyorlar milli takıma" şeklinde dönemin teknik direktörü Fatih Terim'e seslenmekte idi.Güç bela katıldığımız Euro 96 kadrosunda Engin ve Rüştü'nün arkasında 3. kaleci olarak yer bulmuştu.Bir de maça çıkabilseydi,zirveye ulaştığını düşünüp futbolu bırakırdı heralde.
Euro 96 dönüşü Şanver'in rehavete kapıldığı dönem oldu sanırım.Halbuki hepi topu 6 kez milli oldu.(ki bu 6 maçın 6'sıda özel maçlardır).O dönemden sonra ne Altay'da gün yüzü gördü,gösterdi nede milli takıma çağırıldı Şanver.
1996-97 sezonunda Altay,Galatasaray'dan 8,İstanbulspor'dan ve Fenerbahçe'den 5,Beşiktaş'tan 4,Vanspor'dan 3 yerken kalede hep Şanver vardı.O sezon ki yoğun çabaya rağmen Altay'ı küme düşürme başarısını gösterememiş,gol yemedeki meziyetini 1997-98 sezonunda da geliştirip,Galatasaray'dan 2 maçta toplam 11 gol yemiştir.Hatta yakın arkadaşı olan Hakan Şükür'ün Süper Lig kariyerinde 14 golle en çok gol attığı kaleci de Şanver'dir.
1998-99 sezonunun ilk maçlarında yine aynı formu gösteren Şanver Trabzon ve Galatasaray yenilgilerinden sonra efsaneleştiği Altay'dan Lig B'ye o zamanın Kombassan'ı şimdinin Konyaspor'una kiralandı.1 sezon Kombassan'ı da meşgul eden Şanver,Dardanelsporlu yöneticilerimizin müthiş transfer politikası neticesinde,32 yaşında gol yeme rekorları kırmış iken transfer edildi.Aslında yöneticilerimiz burada "Ulan şimdi Engin İpekoğlu'ndan sonra öyle bi adam bulalım ki seri devam etsin,taraftar iyi bi oyuncu aldık sansın" diye düşünüp Şanver'i transfer etmiş olabilirler.
Aslında bizde fena da oynamadı Şanver. Hatta bir Aydınspor maçı vardır ki Şanver 3 penaltı birden kurtararak hem tarihe geçmiş hemde galibiyeti getiren isim olmuştur.Gollerimizi de Mehmet Zengin ve Emir atmıştı.
Zaman zaman takım kaptanlığını da üstlendi.O sezon Dardanelspor kadrosunda Şanver ile birlikte Tolga Seyhan,Okan Koç,Ufuk Ateş,Mehmet Yılmaz,Serkan Rençber,Bekir Gür gibi çok yetenekli futbolcular olmasına rağmen Fuat Yaman'ın beceriksizliği yüzünden çıkamamıştık Süper Lig'e.
2000-01 sezonunda Dardanelspor çok köklü bi gençleşme hareketine girip tüm yıldızlarını Süper Lig ekiplerine satarken Şanver ile sözleşme yenilenmedi.Yarım sezon futbol oynamayan Şanver devre arası transfer döneminde mütemadiyen düşüşüne devam edip 3.lig takımlarından Manisaspor'un yolunu tutttu.O sezon Şanver'in son sezonu oldu ve 34 yaşında futbolu bıraktı.
Antrenör olarak Aydın ve Altay'da çalıştı.Şimdilerde ise Nevşehir'de amatör bir futbol takımı çalıştırıyor.
Yediği goller sonrası "Topu bir havada bir kalede gördüm" açıklaması zihinlerde yer etmiştir.Ayrıca kendisi Hagi'den gol yemenin dahi ayrı bir zevk olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır.(yapmış valla,ben duymadım).Yediği absürt gollerin yanı sıra bir maçta 3 penaltı kurtarması da takdire şayandır.
Yazın uzun,kışın kısa giyinmesi,her daim uzun sakalları,şekil açısından kendisini Peruzzi yada Pagliuca'ya benzetme çabası da gözümüze çarpmıştır hep.Adı Hasan Hüseyin Mustafa falan olsa akıllarda kalmazdı belki ama Şanver ismi sık rastlanan bir isim olmadığından herkezin ağzına sakız olmuştu o dönem.Yaptığı kalecilik,yediği goller,söylemleri vs vs ile de iyice akıllarda yer edinmişti.
Ne kaleciydi be!
13 Ekim 2008 Pazartesi
Nostalji olayı

12 Ekim 2008 Pazar
Demedi demeyin

11 Ekim 2008 Cumartesi
89 - Коллер
Jan Koller geçtiğimiz sezon sonu Bundesliga'dan düşen Nürnberg'den ayrılıp Rus liginin orta sıra takımlarından Sovetov'a gitmişti.Aslında Birmingham,Bari gibi Avrupa'nın 2.sınıf takımları ile ülkemizden Bursa ve Kayseri'de Koller'i almak istemişti.Ama o en yüksek parayı (1,8 milyon Euro) alabileceği klübü seçti."Türkiye'ye gelse ne güzel olurdu" diye iç geçirmedik değil.Lige renk katacağı aşikardı.Ama olmadı.
Koller Sovetov'a kolay uyum sağladı.Son 4 haftada 4 gol attı.11 maçta forma giydi.Lig bitene kadar bu rakamı arttırması ve takımını UEFA kupasına taşıması muhtemeldir.Aslında milli takımı bırakmasa bile olurmuş.Bana göre 30 yaşında iken Borussia Dortmund'da nasıl oynuyorsa hala aynı düzeyde oynuyor.Yaşının ilerlemesi ile tek eksilme agresyonun artması olmuş. Eskiden sezonu 1-2 sarı kartla kapatan Koller 11 maçta 3 sarı kart görmüş.E yaşlılık tabi.Olur o kadar.
Takip edilmesi diğer liglere göre daha zor olan bi lig Rusya ligi.Ama son yıllarda ülkemizden Rusya'ya giden futbolcuların fazla oluşu nedeni ile basında sık sık Rus ligi ile ilgili haberler maç özetleri vs seyredebiliyoruz.Koller'den dolayı da ayrı bi ilgim var Rus ligine.Oynanan futbol da çok can sıkıcı kalitesiz değil.Zaman zaman zevkli maçlar oynanıyor.Neyse,Rus ligi ile ilgili görüşleri başka bi yazıda şeyettiririz.
Monaco'nun son keli; Stéphane Ruffier
Monaco kalesine geçmenin ön şartı mıdır nedir bilemiyorum ama Monaco kalesinde gördüğüm son 4 kalecinin 3'ü keldi.Fenomen Barthez,Barthez'in veliahtı olarak gösterilen ama sonra kaybolup giden Porato ve şimdi yeni nesil kel Ruffier sıra ile Monaco kalesini korudular.
1986 doğumlu 184 cm boyunda ve 74 kg.Yani ölçüt olarak da Barthez ve Porato'ya oldukça benziyor.Ayrıca Barthez'in de kullandığı 16 numaralı formayı kullanıyor.
Monaco alt yapısından yetişen genç kaleci 2005'de Bayonne'e kiralanmış ve orada profesyonel olmuş. 2007 yılında Monaco'ya geri dönmüş.Tecrübeli İtalyan kaleci Flavio Roma'nın sakatlanması ile kaleye geçen Ruffier kendisine verilen şansı şu ana kadar iyi değerlendirdi.Ligde 7 maçın tamamında oynadı.An itibari ile Lyon'un genç yeteneği Hugo Lloris ile Fransa U21 milli takım kalesini paylaşıyor.Gelecekte bu ikiliyi Fransa milli takımı kalesinde görmemiz olası.
Ruffier'in Barthez'in hem klüp seviyesinde hemde milli takımda elde ettiği başarıları yakalaması tabi ki zor.Ama gelecekte Fransa milli takımının kalesini koruyacak yeteneğe sahip.Ayrıca şu anki formunu korur ise Monaco'da uzun süre durmayıp,büyük klüplere uçacağı aşikar.
9 Ekim 2008 Perşembe
Jaroslav Drobny

6 Ekim 2008 Pazartesi
"Eyvah çocuklar..."

19 Eylül 2008 Cuma
"Hedefimiz Uefa'da ..."

16 Eylül 2008 Salı
Mauro Zarate

Mauro Zarate
15 Eylül 2008 Pazartesi
"Agresyon 20"

14 Eylül 2008 Pazar
Bi ihtimal...

Mezun olmaca
Ama diplomamızı edinmemiştik.Gittik onu da aldık getirdik çok şükür.Bildiğin kağıt.Başka bi numarası yok.Bide yanına transkript tutuşturmuşlar.Ha birde lise diploması tabi.
Şimdi askerlik muhabbetimiz var.Askere gidene kadar artık işsiz mi dersiniz tatil de mi dersiniz ne derseniz diyin büyük bi boşluk büyük bi can sıkıntısı var.Allah kolaylık versin.
9 Eylül 2008 Salı
Azərbaycan Qapıçısı

6 Eylül 2008 Cumartesi
"İlk yazı" sorunsalı
1 aya yakın bir süredir hazır bulunan bu bloga bir giriş yapamamış,hatta "boşver lan napıcan blogu" şeklinde kendimi de kandırmıştım.Fakat önümdeki kış mevsiminin boş beleş uğraşsız geçeceğini hesap edip,yazarız çizeriz hatıra olur şeklinde de kendimizi telkin ederek bi giriş yapmış bulunuyoruz.(Kimiz lan biz?)
Ne yazarım ne çizerim nelerden bahsederim belli değil,fakat futbol temalı takılacağımız aşikar.Belki de hafiften otomobillere değiniriz (meslek icabı).
Maksat girişi yapmaktı.Bi şekilde hallettik.
İyi oldu iyi.